Hong Kong ve İstanbul'da faaliyet gösteren Studio Yellowdot, titiz fikirleri üretime dönüştürmek için Avrupa'dan Asya'ya zanaatkarlar, endüstriler, üreticiler ve markalarla iş birliği yapıyor. Stüdyo, ürün tasarımından mekân tasarımına, tasarım danışmanlığından otonom deneylere kadar çok çeşitli projeler üstlenerek disiplinlerarası düşünme ve kültürlerarası bakış açısını benimsiyor; bu da fikirlerin çapraz tozlaşmasına, bilginin bir alandan diğerine aktarılmasına ve tasarım yoluyla birçok kategorinin yeniden tanımlanmasına olanak tanıyor.
Ortağı Bodin'le kurdukları Yellowdot Stüdyo'dan yeni serileri Patisserie ve tasarımın oyuncu hali üzerine ilham verici bir sohbet için Dilara Kan Hon ile bir araya geldik.
Röportaj: Yağız Genç
Yağız Genç: Yellowdot'la ilgili her paylaşımınız, gelişmeleriniz, yeni tasarımlarınız beni çok heyecanlandırıyor. Bugün de bu programda o yüzden birazcık onun da arka planına gitmek, derinine inmek, çok hoşuma gidiyor. O yüzden heyecanlıyım. Şimdi Yellowdot'tan da bahsedeceğiz daha işlerin özelinde. Ama genel olarak böyle sizin işleri bir tanımlamam gerekirse şöyle anlatabileceğimi hissettim çalışırken bu bölüme. Yani insanlarda şey duygusu uyandıran tasarımlar oluyor, “Ah işte yaratıcılık bu.” Hani görünce daha çok merak ettiren, onu böyle bir neşelendiren, heyecanlandıran, böyle bir “Aha!” anı, böyle bir “Ah budur yaratıcılık.” dedirten tasarımlar oluyor. Sizinkiler bence tam olarak öyle. İlk o yüksek ilgiyi direkt yaratan, doğuran tasarımlar. Onlara gelirken de böyle belki de bunun kökleri, arka planı senin daha tasarımcı olarak ilk başlardaki yaratıcılık serüveninin daha başlarındaki zamanlarda olabilir diye düşünerek klasikleşen yaratıcılık serüvenin nasıl başladı, nasıl ilerledi sorusuna sormak istiyorum.
Dilara Kan Hon: Biliyorsun yaratıcılık çok güçlü bir kelime aslında. Ve benim için çok manevi, spiritüel bir şey. Tabii ki çocuklukta başladı. Çocuklukta başlayan bir farkındalıkla aslında. Bu farkındalık yalnızlıkla gelişmiş olabilecek bir şey. Çünkü insanlarla iletişimde, arkadaşlıkta, arkadaşlık kurma deneyiminde ben çok zorlanıyordum. Haliyle bu durumu nasıl daha iyi bir şekilde çözebilirimle birlikte aslında yaratıcılığı keşfetmiş oldum. Yaratıcılık benim için bir araç oldu. İnsanlarla iletişim kurabilmekte, özür dileyebilmekte, seni seviyorum diyebilmekte. Haliyle kalıbımdan çıkaran bir yeti oldu bende. Ve o yetiyi geliştirmek, gün ve gün geliştirerek aslında bugün buralara gelebilmiş durumdayım.
Ova ©Ali Gülşener
Yağız Genç: Çok iyi ve sen böyle açıklayınca daha önce buna böyle bir cevap almamıştım ve bence ama daha üstüne düşünüldüğünde alınacak bir cevap.
Dilara Kan Hon: Bugün baktığımız zaman bile aslında hala kendimizi tanımada gerekli olan bir evreydi. Özellikle benim için son 2-3 seneki evre yaratıcılıkla birlikte çözebildiğim, kendimi çözümleyebildiğim, beni durduran noktaları, bir kadın olarak yaratıcılığı nasıl kullanabileceğim anlamında üzerine çalıştığım, meditasyon yaptığım güçlü bir evre oldu. Herkeste var olan bir şey aslında. Onu nasıl kullandığımız, ne alanlarda, ne amaçla kullandığımızla alakalı bence.
Yağız Genç: Kesinlikle. Ve şimdi sen deyince şöyle bir şey tahmin ediyorum, sen yaratıcılığı zaten böyle bir belli tasarım, ürün tasarım, mekan tasarımı gibi bir alandan aslında çıkarıp onun o alandan özgürleşmesini sağlayıp tüm hayatına yayarak aslında çok daha fazla şey keşfedip belki ondan da dönüp tekrardan bu ürün tasarımına, besleyen bir döngü yaratmışsın gibi de hissettim bir an.
Dilara Kan Hon: Evet, kesinlikle öyle.
Yağız Genç: Peki bu döngünün içinde alan olarak ilk yöneldiğin tasarım alanı neydi?
Dilara Kan Hon: Tasarım değil, tekrar çocukluğuma döndüğüm zaman çizim yapmayı ve küçük heykeller yapmayı çok severdim. Bu geliştikçe hayatımda, belli bir olgunluğa yavaş yavaş geldiğimde, zaten Plastik Sanatlar Lisesi mezunuyum. Yani hani o yaşlarda belliydi ne istediğim, neyi arzuladığım, neyi yapmak istediğim. O dönemde de heykele çok meraklıydım. Çizimden çok heykeldi aslında bendeki, daha çok 3D olması. Sonrasında o evre “ayaklarının yere basması gerekiyor Dilara” ile bütünleşti ve iç mimarlık okudum.
İç mimarlıktan sonra ama çok yaratıcı bir karakter var ortada, özgür olmak isteyen bir ruh var aslında. Onu müthiş bir disipline etmeye çalışan bir alana girmiş oldum ve ben orada çok zorlandım. Onu kırmak adına o zaman bari biraz daha küçültelim bu alanı deyip ürün tasarımına yöneldim. Ürün tasarımından sonra artık Dilara aslında ayakları yere basan bir profesyonelliğe eriştikten sonra kendime bir oyun alanı yaratabilirim. Yavaş yavaş ortaya çıktı.
Yağız Genç: Çok iyi. Yani bu tık tık tık...
Dilara Kan Hon: Bir matematik var orada yani.
Yağız Genç: Evet. Her tık koyarken de çok böyle aslında açık, kendine objektif bir şekilde bakabilen ve analitik şekilde yorumlayan bir resim sanki. Oradan çünkü çok net ilerliyor hikaye. Şu anda da o aklındaki netlikle devam ediyor mu günümüzde?
Dilara Kan Hon: Çok netlik genelde olmuyor. Çünkü netlik dediğimiz şey sezgilere dayanan bir şey. Yani konuştuğum bütün her şey aslında kendimle alakalı ve kendimi ne kadar tanıyor olduğumla alakalı bir şey. Ve sürekli değişiyoruz, sürekli değişiyorum. Ama bunun takibini yapıyor olmak çok önemli, çok değerli. Günlük olarak değişimler değil bunlar. Çok güzel dönemler, zorluklar ve bu zorlukların içerisinde nasıl evrildiğimle alakalı. Tabii ki arzularım, isteklerim var ama bu realite içerisinde nereye gideceği ile alakalı. Çok fazla plan yapmaları bıraktım en önemlisi. Plan yapmak beni çok strese sokan bir şeye dönüştürdü çünkü. Şey gibi düşünüyorum. Rüzgar rüzgarın yönüne göre, avantajlara göre, fırsatlara göre, collaborationlara göre aslında biz nasıl evriliyoruz? Bu biraz daha doğal geliyor bana. Suyun akışı gibi. Bunları takip etmek benim için çok değerli şu dönemde.
Hatch Egg Shell Lighting ©Studio Yellowdot
Yağız Genç: Farklı bir konu. Tasarımla ilgili bu yaklaşımlı bir podcast'e falan çevirirsen o kadar güzel dinleniyor ki. Yani hiç bunu diyen oldu mu bilmiyorum ama tam böyle hani üniversitenin ortalarını geçmeye başlamışsındır. İşte nasıl bir kariyere gideceğim? Hani yapmak istediğim şeyler var, heyecanım var ama bunu sürdürerek bir yandan da hayatta ilerleyebilir miyim? Tam böyle düşünürken dinlenecek bir podcast gibi dinledim seni.
Dilara Kan Hon: Teşekkürler. Aslında çok seviyorum paylaşmayı insanlarla. Bu ilk defa yaptığım bir şey sizinle birlikte. Vakit bulduğumda özellikle kardeşime çok söylüyorum ama tabii ki fırsatım olursa açıkçası bu tarz paylaşımları yapabileceğim alanlar yaratmak, belki şu anki aklımda olan istediğim bir şey baktığım zaman senin de bunu söylemiş olman hoşuma gitti. Bir nebze böyle bana cesaret verebilir aslında.
Yağız Genç: Öyle olursa ne mutlu. Kendimizi de şanslı hissettik o zaman. İlk kez böyle bir şey olmasına. O zaman ben şimdi birazcık Yellowdot'a girelim istiyorum. Çünkü onun çok güzel bir hikayesi var. Bence güzel kırılım noktaları var. Onları birazcık senden dinlemek istiyorum. Nasıl başladı, Yellowdot Stüdyo nasıl kuruldu?
Dilara Kan Hon: Yellowdot biliyorsunuz Bodin'le birlikteyiz. Bodin ve ben Milano'da tanıştık. Birlikte ürün tasarımı okurken. Orada çok fazla ortak projelerimiz yoktu ama okul sonunda Bodin'in bir projesi vardı. Solar Cooker yaptığı güneş ışığıyla çalışan bir ürün. Onunla birlikte biz küçük küçük başlamıştık. O dönemde zaten küçük küçük birbirimize karşı ilgimiz de vardı. Bu yavaşça yıllar içerisinde farklı deneyimler de edindikten sonra ben bir süre çalıştım iç mimarlık ofisinde. Bodin bir süre çalıştı Hong Kong'da, Milano'da. Sonra bir karar verdik nerede olmalıyız, ne yapmalıyız. Hong Kong tercih ettik. Hong Kong'da 3,5 sene kadar yaşadık. Ve o 3,5 senenin başında zaten benim deneyimimden sonra orada bir ofiste tekrar çalıştım. Bodin'in deneyiminden sonra... Neden kendi… Çünkü biriyle çalışmak, özellikle tasarım ofislerinde çalışmak benim için zorlu geçmişti. Çünkü bir karakter sahibiyim ve karakter sahibiydim ve ne istediğimi biliyordum aslında.
Ne istediğini kreatif olarak bilen birinin bir ofis hayatı çok da kolay geçmiyor. Çünkü ofiste zaten kreatif bir direktör var. Bu zorluklardan sonra kendi zorluklarımızı kendimiz aşalım gibi bir yaklaşımla aslında Yellowdot'ı kurmamız oluştu. Yani Yellowdot'ı kurma amacımız bu şekildeydi. Çünkü işin neresinden başlarsak başlayalım. Her türlü zor olacak.
"Yellowdot olmasının nedeni de zaten Bodin'le yaptığımız üründen sonra güneş, güneşle alakalı yaptığımız, arzuladığımız işler her zaman birine güzel enerjiler versin, pozitif enerjiler versin ve gün ışığını zaten çok seviyoruz. Bu sebeple güneşten başladı. Güneşi sembolize ediyor aslında Yellowdot. İnsanlara güzel pozitif enerjiler vermesi adına."
Hatch Egg Shell Lighting ©Studio Yellowdot
Ve o şekilde 2017'de biz başlamış olduk. Küçük ürünlerle. O dönemde daha farklı ürünler yapıyorduk tabii.
Yağız Genç: Bir yaklaşım vardır. Böyle her şey zor. Yani bir ofiste çalışmak da zor. Kendi ofisini açmak da zor. Pek çok farklı alanda her şey zor. Kendi zorunu seçeceksin diye, siz orada kendi zorunuzu o şekilde seçtiniz ve iyi ki de öyle yapmışsınız. Bu arada Yellowdot'un adının güneşten geldiğini ben bilmiyordum. Çok şu an daha bir de özellikle o Solar Cooker'la birleşince tam böyle bir hikaye oluşuyor. Yellowdot'ta iki kurucusunuz. Birlikte her şeyi ele alıyorsunuz ve iki farklı tasarım yaklaşımınız olabilir. Ne kadar farklı bu tasarım yaklaşımları ve bu farklılıkları nasıl dengeliyorsunuz ya da dengeliyor musunuz? Bunlardan nasıl destiniyorsunuz?
Dilara Kan Hon: Yaklaşımları biliyorsunuz ki geçmiş deneyimlerimiz, eğitimlerimiz çok etkileyen bir şey. Bodin inanılmaz bir karakter ve müthiş bir geçmiş eğitimi var, çalışma eğitimi var. Uzun yıllar aslında Bioengineer olarak okumuş Amerika'da, sonra NASA'da 4 yıl kadar çalışmış ve sonrasında hani bir şeyler onu tetikliyor ve Milano'ya geliyor. Bana baktığım zaman ben burada tüm eğitimimi aslında Türkiye'de aldım. Plastik sanatları okudum lisede sonra iç mimari derken şimdi sanat ve teknik bir stratejik bakan olaylara bir karakter var. Çok fazla çalıştığımız nokta vardı. Aslında bizi bir araya getiren, Yellowdot’ın kurulumunda da bize çok inspiration veren bir şeydi aslında o. Gün ışığının yansımasıyla bir gölge oluşuyor ya, o kontrastlık aslında bize bir ilham vermişti bir yerde. Ama çalışırken birlikte baktık ki kontrast aslında çok da ilham veren bir şey değil. Çatışma aslında. Siyah ve beyaz gibi. Haliyle yıllar içerisinde bu da değişti evrildi. Ve çok sıkça bahsettiğim arkadaşlarımla konuşmalarımda özellikle. Benim için çok naif ve hoş bir hikaye. Ne zaman bir projeye başlasak Bodin'le, sezgilerime göre bu renk, bu form bu proje için çok uygun olur ile başlıyordum. Bodin tarafında her zaman daha stratejik, daha analitik bakıyor. Kanıtla. Nasıl kanıtlanır? Şimdi çok uzun süre bu çatışmayla ben tıkandım aslında. Yani her proje başında ya da her ben fikrimi yönelttiğim zaman kanıtla. O kadar eğitim, o kadar öğreti kanıtlamak sanatta ya da yaratıcılıkta nasıl olur? Burada kendime hiçbir soruyu sormamıştım. Onunla sürekli çatışma halindeydim çünkü. Haliyle biz bunu aştık artık. Böyle bir şey yok. Ama başladığımız zaman yani ilk başladığımız dönemlerde böyle çılgın bir çatışmamız vardı.
Yağız Genç: Yani birbirinden çok keskin ayrılan disiplinler de var aslında bir araya gelen. Yani tabii ki çok destekleyici. Bir bütün olduklarında çok güçlü bir yapı oluşturabilir ama o yapının güçlü olabilmesi için de belli şeyleri aşmak gerekiyor gerçekten. O bakımdan çok güzel bir denge. Yani dışarıdan zaten bu hiç anlattıklarını falan da biz görmediğimiz için inanılmaz böyle işliyor.
Dilara Kan Hon: Hepsi değişti çünkü. Yani iletişimle birlikte bunları nasıl sentezleyebileceğimizi öğrendik. Bu da bir süreç. Bu bahsettiğim şey zaten en baştaydı. Ve haliyle artık bunların hepsi aşılmış bir Yellowdot olarak konuşuyorum.
Yağız Genç: Süper. Harika bir zamana gelinmiş. Tam böyle artık meyveli rahat rahat daha güzel toplama zamanı. Umuyorum da böyle çok güzel devam edecek. Şimdi meyve demişken. Aslında hiç meyveden bağlamayacaktım bu konuya. Yakın zamanda Gorbon Ceramics ile çok güzel bir iş birliğiniz oldu. Ortak bir koleksiyon çıkardınız. Patisserie adında. İnanılmaz iştah açıcı, böyle insanı heyecanlandıran, arzun nesneleriyle dolu bir aslında koleksiyon. Onunla ilgili her şeyi dinlemek istiyorum. Nasıl bir yere geldiniz? Bu patisserie fikri nasıl doğdu?
Dilara Kan Hon: Orhan Bey'le biz bir eventte açıkçası tanıştık. Sonra başka bir eventte karşılaştık. Hemen Milano sonrasıydı. Kendisinin zaten bir fikri vardı. Maison&Objet’te sergileri olacaktı. Bir obje yapalım ya da bir ürün tasarlayalım birlikteyle başladı aslında. Why not dedik? Tamam, belki fabrikayı ziyaret edersek biraz daha bir şeyler görüp ilham alırız. Bizde genelde öyle başlıyor zaten her şey. Çünkü üretim bizim için çok çok önemli. Onu görmek, orada nasıl bir sürecin olduğu, tasarımda, o hikayeyi yazmakta, yaptığımız işlerin hepsinde çünkü hikaye olmak zorunda. Bir anda bu renk geldi ya da bu form geldiğiyle çünkü tasarım bizce çok yüzeysel kalıyor. Haliyle ilk işimiz fabrikayı ziyaretti. Fabrikaya gittiğimiz zaman gezdik, raflar olsun, hamurun yoğuruluşu olsun, killerin dizilişi olsun, rengi olsun, çikolata gibi hepsi birbirinden ilham vericiydi. Haliyle bu tasarımdaki en önemli şey bizim için üretimdi. Ve firmanın, Gorbon'uun müthiş geçmişi zaten yıllardır sektörde olan bir firma. Bir takım boşlukları olmuş olsa da müthiş saygın bir firma. Toplantı sırasında bir takım böyle fırından çıkmış ürünler getirdiler masaya. Sakın dokunma, çok sıcak vesaire. Yani bu tarz şeylerle birlikte bizim de aklımıza neden pastane konsepti yapmıyoruz? Buradaki her şey çok lezzetli. Neden bunu göstermiyoruz? Patisserie'nin en önemli olayı özellikle Gorbon'la bunu yapıyor olmamız. Gorbon'un belli bir müşteri kitlesi var ve bu müşteri kitlesi aslında bespoke, seramik yapabildiğini göstermek istiyordu. Bu koleksiyonla, renk skalası ile birlikte bir firmanın neler yapabildiğini göstermekti amaçımız. Bunun için çok çeşitliydi. Bunun için biz kendi dokunmuşlarımızı yaptık. Bir sanatçı da olsa, bir mimar da olsa Gorbon'la geniş çapta bir çalışma yapabiliri göstermekti aslında.
Patiserrie, Studio Yellowdot & Gorbon Ceramics ©Ozan Gür
Yağız Genç: Çok da güzel gösterdiniz. Yani o sizin baştaki ilhamınızı tetikleyen o etkilenme halini, o üretimin içindeki biz de son ürünle yaşamış olduk aslında. Onu üretimden alıp bu son ürüne getirdiniz yani başarıyla. O bence çok değerli bir şey. O ilk hissettiğiniz duyguyu bize kadar taşıyabilmeniz. O yüzden tekrardan tebrik ederim. Yelowdot denilince, sizin tasarımları düşününce neşe ve merak kelimeleri benim çok aklıma geliyor. Onlar böyle çıkış noktalarıymış gibi. Şimdi dinledikçe de birazcık karşılıklarını buluyorum. Bunlar da aklıma böyle oyun kavramı getiriyor. Neşe ve merak oyuncu bir hali çağrıştırıyor. Ve tasarımlarda böyle bir oyunculuk, bir oyuncu karakter bence var. Sence öyle var mı? Veya sence oyuncu tasarım, tasarımda oyuncu olma hali nasıl bir şey?
Dilara Kan Hon: Biz tasarımları yaparken aslında bize en keyif veren şey karşı tarafa yarattığımız topluluğa bir alan açmak ve onlara da bir cevap hakkı ya da oyun alanı oluşturmak. Çünkü tasarımı da en çok etkileyen şey, yaptığımız şeyi karşılığında nasıl bir toplulukla buluştuğu ve o topluluktan nasıl bir cevap alabildiğimiz. Haliyle bu en başta bahsettiğim şey, yaratıcılık benim için iletişim aracıydı aslında. Burada da böyle bir olgu var. Böyle bir şeyi yaratmaya çalışıyoruz. Tabii ki her projede bu olacak diye bir şey yok. Bize keyif veren şey aslında bu iletişimi sağlayabilmek. Yeri geliyor bu renkle, desenle ya da alanla farklı şekillerde bunları yorumlamak en keyiflisi.
Yağız Genç: Orada aslında bir iletişim aracı olarak bu oyuncu olma halini konumlandırmak bence de çok böyle oyunun kendi çıkış noktasına da güzel bağlanıyor. Çocuklukla belki de oyunun bu kadar özdeşleştirilmesinin sebebi aslında insanın ilk iletişimini dünyayla, çevresiyle farklı insanlarla kurma aracı olması. Tasarımda da bunu sağlayan şeyi oyuncu olarak tanımlıyor olmak bence çok güzel bu manada. Sizin böyle ilk zamanlardan öne çıkan bir USB bellek tasarımınız vardı mesela. Bu direkt hem bir konuşma konusu da açıyor aslında. Conversation starter.
Dilara Kan Hon: O konuya baktığımızda aslında onun da bir amacı vardı. Ürünü yaratmamızın nedeni de o dönem bubble kapsül tasarımımız vardı. Şimdi bu bubble kapsülde “put your memories in the bubble” böyle bir konseptle çıkmıştık. Orada da childhood memory yani ne olursa olsun, yani küçük bir kutunun içerisine koyup saklamaktansa aslında cam bir kürenin içerisine koyup ondan ilham alabilmek de amacımız. Bunu anlatabilmek o kadar zor oldu ki bizim için. Biz ilk başladığımızda Yellowdot’a bu ürünle birlikte aslında başlamıştık. Ve sanıyorum 2-3 sene kadar, 2,5 sene kadar bu konsept üzerinden biz çalışmalar yaptık. Gitmiş olduğumuz tüm fuarlarda bu konsepti anlatabilmek, yani bu kadar basit aslında hepimiz collectors'ız. Hepimiz bir şeyleri collect etmeyi, denize gidip yani belki 100 tane deniz kabuğumuz var ama oradan bir parça almak bizi mutlu ediyor. Neden bunu hani sergileyip bundan bir ilham almıyoruz, o duygulara tekrar geri dönüş yapmıyoruzdu amacımız. Bunu anlatmak çok zordu. Bunun için bellek tasarımını yapmıştık, USB bellek. O dönemde tüm fuarlarda ben bubble yapıyordum. Bubble'a herkes gelip onunla bir etkileşim halindeydi. Ve o şekilde biz konuşmayı, conversation'ı aslında o şekilde başlatmıştık.
Yağız Genç: Şu an ilk soruyu sorarken, bu oyuncu tasarım sorusunu sorarken dedim acaba fazla mı yorumladım ben kendi içimde. O öyle de olmayabilir. Ama bu tasarımın hikayesiyle beraber aslında o niyetin oyunla nasıl kesiştiği bence ortaya çıktı. Ben de rahat bir nefes aldım. Teşekkür ederim. Çok da güzel anlattın ve bu sadece sizin tasarım diliniz, sizin konseptleriniz bunları açıklamak anlamında değil. Bence genel olarak tasarıma yaklaşımda da güzel bir metot. Bunun da örneği olması açısından bu konuştuğumuz şeyi değerli buluyorum. Teşekkür ederim.
Dilara Kan Hon: Ben teşekkür ederim.
Yağız Genç: O zaman böyle yavaş yavaş programın aslında sonuna gelirken gelecekle ilgili planlarınız var mı? Onu da merak ediyorum Yellowdot olarak.
Dilara Kan Hon: Eylül ayında yoğun bir ay olacak bizim için. Lake Como Design Festival'de olacağız. Yumurta kabuklarıyla yapacağımız küçük bir enstalasyon, ürün tasarımı var. Onun haricinde Paris'te, Maison&Objet’te olacağız. Yine küçük bir bize ayrılmış bir yer var. Yine yumurta kabuklarından yaptığımız tasarımla birlikte. Sonrası zaten hepimize sürpriz. Birkaç henüz confirm edilmemiş çalışmalar var. Hala konuşma aşamasındayız. Ama olduğu zaman zaten sizlerle paylaşıyor olacağız.
Yağız Genç: Evet biz de zaten heyecanla takipteyiz. Havada da kapabiliriz. Siz paylaşmadan da. Çok keyifli oldu bugün. Çok teşekkür ederim. İyi ki geldin.
Dilara Kan Hon: Ben teşekkür ederim davet ettiğiniz için. Müthiş keyifli. Sizi keyifle takip ediyoruz zaten. Burada olmak, sizlerle bu serüvenden bir şeyler paylaşabiliyor olmak çok çok keyifliydi. Teşekkürler alan açtığınız için.
Lattice ©Ali Gülşener
Hatch Egg Shell Lighting ©Studio Yellowdot
Lattice ©Ali Gülşener
Otto ©Studio Yellowdot
Millstone Rotating Marble Table ©Ali Gülşener
Patiserrie, Studio Yellowdot & Gorbon Ceramics ©Ozan Gür
Patiserrie, Studio Yellowdot & Gorbon Ceramics ©Ozan Gür