Kütlesel blok formlarla yarattığı dokulu figürleriyle öne çıkan ressam ve illüstratör Elif Deneç ile sohbet ettik.
Elif Deneç kimdir? Kısaca kendinden bahseder misin?
Avusturya’da bir köyde, beş çocuğun en küçüğü olarak dünyaya geldim. Ben üç yaşındayken ailemle birlikte İstanbul'a geldik. Kendimi bildim bileli çiziyorum. Annemin yönlendirmesiyle temel sanat eğitimini Avni Akyol Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'nde aldım. Bunu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Dekor ve Kostüm Tasarımı takip etti. Aslında müthiş bir bölüm olsa da o dönem özelinde eğitim ve donanım beni mutlu etmediği için üç yıl sonra Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümüne girip buradan mezun oldum. 2008'den bu yana çocuk kitaplarıyla başladığım mesleğime belirli dönemlerde set tasarımı, sanat yönetimi eklendi. Altı yıl önce daha rahat yaşamak için, İstanbul’daki ailem ve işimle ilgili etkinliklere de çok uzak kalmayacağım Eskişehir’e taşındım. Burada keyfim yerinde, çalışmalarımı evden sürdürüyorum. Nadiren kitap ve set işleri devam etse de masada şu an illüstrasyon ve resim var diyebilirim.
Çizime olan merakın nasıl başladı? Çocukluk hayalin miydi yoksa sonradan yöneldiğin bir alan mı?
Babam ressam olduğu için biraz bayrak teslimi gibi oldu. Çok çiziyorum diye bir top saman kağıdı alıp salonda bir sehpaya koyardı, bir haftada biterdi o kağıtlar. Sosyal becerilerim kuvvetli olmadığı için “en iyi bunu yapıyorum, o halde bunu yapayım” dedim. Tahsil süreci dahil üzerinde çok düşünerek ilerlediğimi söyleyemem. Bu mesleği neden seçtiğimi ve ne denli tutkun olduğumu yeni anlıyorum.
Analog uygulamayı dijitalden ayıran en belirleyici özellik kusurlu ve öngörülemez olması sanırım. Bu da kontrol değil, malzemeyle iş birliği demek.
Çoğunlukla insan ve hayvan figürlerini kullandığın çalışmalarında boyutlarını tekstürle kazanmış blok formlar görüyoruz. Kendine özgü görsel dilinin arkasındaki hikâyeden bahseder misin?
Aslında geleneksel müfredatı izlemiş birçok sanatçı gibi ifadenin en basit biçimini arıyorum. Bu yüzden sinestezi her zaman ilgimi çekti. Renk, katman ve kaba biçimlerle çıktığım yolda da zamanla kütlenin vurgusu ağır bastı.
Canlıya özgü en ilkel halleri anlatmaya çalıştığım ve beden dilleriyle ilgili kendilerini daha iyi ele verdikleri için nispeten hayvanları resmediyorum.
Dokulu yüzeye ise akademide aldığım özgün baskı derslerinde vuruldum. Dijital fırçalardan ziyade taranmış organik dokuları kullanmaya çalışıyorum. Analog uygulamayı dijitalden ayıran en belirleyici özellik kusurlu ve öngörülemez olması sanırım. Bu da kontrol değil, malzemeyle iş birliği demek. Üretirken en çok bu kusurlardan ve çalışmayı öngöremediğim şekilde sonlandırmaktan keyif alıyorum.
İlham tazelemek için neler yaparsın? Bu alanda ya da farklı disiplinlerde çalışmalarını merakla takip ettiğin isimler kimler?
Çok yürüyorum. Kabaca doğa, müzik ve yolculuk diyebilirim. Takip edip bayıldığım sayısız ressam/ illüstratör olsa da başka disiplinlerden ve çoğunluğu hayatta olmayan sanatçılardan ilham aldığımı itiraf edeyim. Isamu Noguchi, Lalanne, Kobe, Oskar Schlemmer, Lyonel Feininger, Corbusier, Brancusi bunlardan bazıları.
Sovyet brütalist mimari, antik Pers figürleri sıkça dönüp baktıklarım. Ama bazen bir apartman mozaiği de fikir verebiliyor, bir dizi repliği de. Dışarı çıktığımda gözümü dört açmaya, bir şey kaçırmamaya çalışıyorum.
Gelecek için heyecanlı mısın? Planlarında neler var?
Geçtiğimiz aylarda, çok da üretken olduğum bir aralıkta bilgisayarım bozuldu. O iştahla ahşap parçalar sipariş ettim, evde kağıtları kesip büktüm, boyaya sarıldım. Analog çalışmayı ne kadar özlediğimi fark etmekle birlikte, gelişigüzel çıkan birkaç çalışma da önümüzdeki sene hayata geçirmek istediğim yeni serilere hatta üç boyutlu projelere önayak oldu. En çok bu üç boyut ve yeni malzemeleri pratik etme kısmı heyecanlandırıyor. Bir de kendi dilimi yeni yeni buluyor olmak.
Medya hızlı düşünmeye ve markalaşmaya zorluyor. Ne yapmak/olmak istediğimizi çözemeden akılda kalmayı önceliklendiriyoruz. Bunun dilini henüz bulamamış sanatçıları uzun vadede tükettiğini düşünüyorum. Herkes için farklı bir formül çalışıyor. Çok hayıflandığım bir şeyken bugün iyi ki birçok üslup, birçok malzeme denemişim, iyi ki bolca kafam karışmış ve bu kadar geç kalmışım diyorum.
Bu yıl hep aklımda olan projeleri daha da ertelemeden; metal, pirinç ve seramik heykellere geçmek ve daha çok tuvale çalışmak planım.