top of page
Tuna Mert

Tasarım Dünyasının Dahi Çocuğu: Joris Laarman


Joris Laarman Lab

Tasarımcı Joris Laarman, dijital ve fiziksel dünyalar arasındaki sınırları zorlayan mobilyalar üretmek için algoritmalar ve robotları kullanan günümüzün yetenekli tasarımcılarından. Geçtiğimiz yıllarda ürettiği mobilyalarla dikkatleri üzerine çeken Laarman, robotlar tarafından üretilen ilk 3D baskılı köprü projesiyle adından tekrar söz ettirmeyi başardı. Dilerseniz ölçek ve teknolojisi açısından çok önemli olan projeyi incelerken Joris Laarman’ın çılgın tasarım dünyasında kısa bir tura çıkalım.


2003 yılında Design Academy Eindhoven’dan mezun olduktan sonra Heatwave Radyatörü heykelsi bir parçaya dönüştürdüğü tasarımı, Hollandalı tasarımcıyı küresel üne kavuşturan ilk çalışması oldu. Çarpıcı barok unsurlar içeren ve fiberle güçlendirilmiş beton tasarım şuan halen Georgia’daki High Museum of Art’ta sergileniyor. Bu tasarımı bu denli popüler yapan şey ise Laarman’ın “işlevselliği yeniden keşfetme” konusundaki doyumsuz arayışı. Günümüzde mümkün olanın sınırlarını zorlayan yeni teknolojilerin ve dijital fabrikasyon yöntemlerinin geliştirilmesindeki ve kullanılmasındaki öncü isimlerin başında geliyor. Zanaatkarlık ve üretim uygulamalarını dönüştürmek için robotları, 3D baskıyı ve akla gelebilecek her tür dijital aracı kullanıyor. Tasarımcı kimliğinin yanı sıra bir teknoloji girişimcisi demek de mümkün. Tasarım dünyasının Elon Musk’ı kabul edilen Laarman’ın eserlerine dünyanın dört bir yanındai New York’taki MoMA’dan Paris’teki Centre Pompidou’ya kadar birçok yerde rastlamanız mümkün.


Heatwave Radyatörü
Dragon Bench

 

"Endüstriyel çağ, geometrik formlar ve ana renkler tarafından hareket ettirildi, oysa dijital çağ daha çok organik formlar, geometrik gradyanlar ve her şeyin akışkan hale gelmesiyle ilgili. Estetik ve uygulama anlamında teknolojiyle ne kadar ileri gidebileceğimi anlamaya çalışıyorum.”


 

2004 yılında ortağı Anita Star ile birlikte Amsterdam’da Joris Laarman Lab’ı kurdu. Zanaatkarlar, bilim insanları ve mühendislerle işbirliği yapan tasarımcı, yaptığı işi CNN’e verdiği röportajda şu sözlerle tanımlıyor: “Geleceğin tasarımının nasıl olacağını anlamaya çalışıyoruz.” Yenilikçi tasarımcının en bilinen eserlerinden birisi Bone Chair. Kemik büyümesini taklit eden algoritmalarla tasarlanan tasarım, aslında 1998’de Alman General Motors’un daha verimli bir motor yatağı oluşturabilecek yeni görüntüleme ve simülasyon yazılımından ilham alıyor. Laarman’a göre bu yazılım, evrimin canlı organizmalarda kullandığı prensibin aynısını kullanıyor. Özellikle kemiklerin, çevrelerindeki baskılara tepki olarak sürekli olarak malzeme ekleyip çıkardıklarından, optimum ağırlık-güç oranına ulaşmak için iç yapıları büyütmede oldukça verimli olduklarını belirtiyor.


Bone Chair (2006)
Bone Chair (2006)

Laarman’ın tasarım dünyasını en çok heyecanlandıran projesi ise tamamen robotik kollar kullanılarak 3 boyutlu olarak basılmış olan ve ilerleyen günlerde Amsterdam’da bir kanalın üzerine yerleştirilecek olan 12 metre uzunluğundaki metal köprü MX3D. 3D baskılı bu köprünün basılması 6 ay sürmüş. Köprünün özelliği sadece 3 boyutlu baskı yöntemi kullanılarak basılmış olması değil aynı zamanda tasarımı için özel geliştirilen algoritma sayesinde yapılan “akıllı” bir köprü olması. MX3D, kurulum sonrası köprünün kapasitesini izlemek için bir “sensör ağı” oluşturmak için Londra’daki bir veri bilimi araştırma laboratuvarı olan Alan Turing Enstitüsü ile işbirliği yapmış. Bu sistemi Laarman şu sözlerle açıklıyor: “Bu veriler, köprüden kaç kişinin geçtiğini ve geçenlerin ağırlığının köprünün malzemesini nasıl etkilediğini bizlere gösterecek. Sensörlerden gelen veriler, fiziksel köprünün performansını gerçek zamanlı olarak yansıtacak bir bilgisayar modeli olan “dijital ikizine” girilecek.”.


Dünyanın ilk 3D yazıcı teknolojisi ile üretilen köprüsü

Laarman’ın bilgisayar algoritmalarına yakınlaştıran tek şey, yazılımlarım maksimum verimliliği elde etmesi değildi. Bir formu optimize etmek için algoritma kullanırken aynı zamanda estetik açıdan tatmin edici organik formlar elde edebileceğini gördü ve bundan etkilendi. Evrim süreci, yazılımlarının arkasında yatan gerçek formül oldu.


Laarman’ın gelecekte neler yapacağını tasarım dünyası dikkatle takip ediyor. Tasarımı bir keşif sürecine dönüştüren yetenekli tasarımcı, mobilyadan köprü strüktürüne uzanan kariyeriyle ilham olmaya devam ediyor. Yazıyı Joris Laarman Lab web sitesinde yazan bir sözle tamamlayalım: “Fiziksel dünya, zaman içinde bir şeyin kontrolünü ele geçirmek için deney yapmayı gerekli kılan öngörülemezlikler ve sınırlamalar için asi ve güzeldir. Ancak nostaljik bir şeyden ziyade, zanaatkarlık her zaman gelişen bir şey olarak görülmeli ve bu, yüksek teknolojili araçların yardımıyla toplumun merkezinde yer almalıdır.”


Dünyanın ilk 3D yazıcı teknolojisi ile üretilen köprüsü

BASILI EDİSYONLARI KEŞFEDİN

bottom of page