top of page

Mit Borrás | Görsel Sanatçı

Güncelleme tarihi: 4 Tem

Hermes. By Mit Borras. Adaptasi Cycle. Art Director Rachel Lamot. Perfomed by Elan Dorphium. 2025


Madrid doğumlu sanatçı ve yönetmen Mit Borrás’ın pratiği, post-insan sonrası bir evrende beden, teknoloji ve mitoloji arasında kurduğu çok katmanlı ilişkilere dayanıyor. Berlin merkezli üretim alanı CAVVE’de, medyatik ritüellerden oluşan sinematik enstalasyonlar, performanslar ve video işlerine imza atan Borrás; transhümanizmi, spiritüel ergonomiyi ve çağdaş mitolojileri iç içe geçirerek yeni bir görsel dil yaratıyor. Hiper-modern protez estetiği, şamanik anlatılar ve rave kültürü gibi öğeleri bir araya getiren sanatçı, çalışmalarında insanın dönüşümünü hem teknolojik hem de duygusal boyutlarıyla sorguluyor.


Sanat pratiğinin sınırlarında gezinirken, Mit Borrás ile üretimlerini, ilham kaynaklarını ve gelecek vizyonunu konuştuk.

Röportaj: Onur Çoban


Mit Borrás kimdir? Kısaca kendinden bahsedebilir misin? 


Ben Mit Borrás, Madrid ve Berlin arasında çalışan bir görsel sanatçıyım. Kariyerim Hollanda’da başladı; ardından Berlin’e taşındım ve zamanla sanatsal kimliğimi tam anlamıyla burada şekillendirdim. Nerede olursam olayım, Berlin’in benim için duygusal ve yaratıcı merkez olarak kaldığını fark ettim. Sanatsal pratiğim esas olarak video sanatı, film ve performans etrafında şekilleniyor; bunları enstalasyon, heykel ve nesne tasarımıyla birleştiriyorum. Sinema, tasarım ve müzik — çocukluğumdan beri hayatımda olan bu üçlü — beni video ile performansın iç içe geçtiği bir ifade dili yaratmaya yöneltti. Video sanatını, çağımızı yansıtmak için en güçlü araç olarak görüyorum; performansla birleştiğinde ise fikirlerimi aktarabileceğim bütüncül ve akışkan bir alan açılıyor.


Günlük rutinim çoğunlukla yoga ile başlıyor. Sonrasında, kurucusu olduğum bağımsız üretim alanı CAVVE’ye geçiyorum. Burası hem bir çalışma alanı hem de bir kurum gibi işliyor. CAVVE; elektronik müzik, ekranlar ve ergonomik-fütüristik protez nesnelerle çevrili, steril ama sürreal bir mağara gibi. Performans, medya sanatı ve filme odaklanan disiplinlerarası güncel sanat projeleri üretiyoruz burada.

Mit Borras. Cavve 2025


"Çalışmalarımda çoğunlukla transhümanizm, sibernetik kuram ve insan–doğa–teknoloji ilişkilerinin geçirdiği evrim üzerine düşünüyorum; bunu da antropolojik bir yaklaşımla ele alıyorum. İşlerim, postmodernitenin simgesel ve duygusal yapıları etrafında dönüyor: ilerlemenin ritüelleri, teknolojinin rolü, maneviyat ve insan figürünün post-insana doğru çözülmesi. Bu fikirleri, içine girilebilen enstalasyonlara, görsel-işitsel işlere ve performanslara dönüştürmek bana büyük bir heyecan veriyor."



Sanatsal üretimimin yanı sıra küratöryel projeler üstleniyor, festivallerle iş birlikleri yapıyor, sanat yazıları yazıyor ve zaman zaman masterclass’lar ya da konuşmalar gerçekleştiriyorum. Bu paralel pratikler, medya sanatının bilim ve felsefeyle kesiştiği alanlarda yeni diyaloglar kurmamı sağlıyor — ve bu karşılaşmalar, kendi sanatımı daha özgürce besliyor.


Pratiğini nasıl tanımlarsın?  


Sanat pratiğimi cerrahi, ergonomik, fütüristik, spiritüel, post-doğal, tekinsiz, tekno ve monströz olarak tanımlayabilirim. Özünde, insan davranışlarına dair antropolojik bir çalışma işlevi görüyor — kim olduğumuza, bizi neyin korkuttuğuna ve neyin cezbettiğine dair algıladığım özü radikal bir biçimde süblime eden bir süreç bu.


Hermes. By Mit Borras. Adaptasi Cycle. Art Director Rachel Lamot. Perfomed by Elan Dorphium. 2025


İşim, insanlarla teknoloji ve doğa arasındaki evrilen ilişkiyi araştırıyor. Hızlanma ve soyutlama tarafından tanımlanan bir çağda, nasıl adapte olduğumuzu, nasıl dönüştüğümüzü ve gerçekliği nasıl yeniden yorumladığımızı inceliyorum. Bu süreç, yalnızca dünyayı anlamak değil, onu yeniden programlamak için yarattığımız simgesel sistemler üzerine düşünmeme yol açıyor.


Yaklaşımım, hem kavramsal araştırmalarımda hem de estetik tercihlerimde ve sergilerimin kurgusunda belirleyici olan transhümanizm ve post-naturalism’e derinden bağlı. Üzerine çalıştığım temalar arasında ontolojik ve antropolojik anlamda simbiyoz, robotik, protez teknolojileri, beden modifikasyonu ve wellness ile mindfulness kültürünün performatif doğası yer alıyor.


Aynı zamanda pratiğim botanik, jeoloji ve doğayla aramızdaki spiritüel bağlardan da besleniyor — animizm, şamanizm ve mistisizmden yogaya, elektronik müziğe ve rave kültürüne kadar. Antik olanla hiper-modern olanın buluştuğu bu alanlar, çoğu zaman aynı takıntıya işaret ediyor: gençlik, aşkınlık ve sonsuzluk fikri. Özünde, işim yeni mitolojiler kurmaya çalışıyor, teknoloji ve bedenin tek bir varlığa dönüştüğü, zamanımızın spiritüel kaygılarını ve coşkulu potansiyelini yansıtan immersif, post-human manzaralar yaratmaya odaklanıyor.


Bu bütünlüklü üretim dili, bir tür limboyu andırabilir — hem geçmişten hem gelecekten figürlerin, canavarların ve hayaletlerin dolaştığı; belirsizlik, askıya alınmış bir umut ve tekinsiz bir güzellik taşıyan bir panteon gibi. Hedefim, bugünün ruhunu araştırarak bir zamanın portresini yaratmak; mitoloji aracılığıyla geçmişe bakmak ve en önemlisi geleceğe dair spekülatif bir folklor ve mitoloji kurmak. İşim, alternatif bir zaman çizgisi ve olasılıklar evreni içinde, varsayımsal bir limbo inşa etmeye çalışıyor.


Mit Borras. Adaptasi Cycle. Rave. 2024


Bize biraz çalışmalarındaki tasarım ve üretim sürecini anlatabilir misin? 


Çalışmalarım bir tez gibi başlıyor — net kavramsal niyetlere dayanır. Her parça, araştırma ve yaratım arasındaki diyalektik bir sürecin sonucu; sıfırdan başlamak yerine, süregelen bir söylemi derinleştiririm.


Stüdyoda, estetik ve kavramsal dünyamla örtüşen nesneleri toplamak ve arşivlemek için çok zaman harcarım: wellness (iyi yaşam) endüstrisinden ergonomik tasarımlar, spor giyimleri, protez cihazlar, dış iskelet aksesuarları ve aynı zamanda kemikler, mineraller, bitkiler gibi doğal unsurlar. Bu nesneler arasında biçimsel ve simgesel ilişkiler kurarım — ve bu ilişkiler, daha sonra enstalasyonlarımda, videolarımda ve performanslarımda ortaya çıkan fiziksel bir sözcük dağarcığına dönüşür.


Aynı anda dijital olarak da çalışırım: filmleri kurgular, ses manzaraları tasarlar ve stüdyoda ya da sahada setler kurarım. Üretim süreci hem sinematik hem de heykelsidir — elektronikler, ışıklar, dronlar, sentetik sis, özel tasarlanmış kostümler ve performansçılarla gerçekleşen bir tür ritüel koreografi gibidir. Dış mekânda çekim yaparken ise genellikle yalnız çalışırım; volkanik bölgeler, tropik ormanlar ya da terk edilmiş teknolojik tesisler gibi doğal ile post-hüman arasındaki sınırın bulanıklaştığı uzak ve uç noktalardaki mekânları tercih ederim.


Tasarım süreci ve çıkan ürün bazında bugüne kadar seni en çok heyecanlandıran çalışman hangisiydi?  


Beni en çok heyecanlandıran ve şekillendiren proje, uluslararası alanda en çok sergilenen ve en kapsamlı çalışmam olan Adaptasi Cycle. Son sekiz yıldır bu projeyi, yaratıcı yönetmen Rachel Lamot, besteci Daniel Vacas Peralta ve güçlü bir performansçı ve teknisyen ekibi dahil olmak üzere giderek büyüyen bir iş birliği çevresiyle birlikte geliştiriyorum. Robotik hayvanlar, androidler, dronlarla çalıştık — her zaman beden, teknoloji ve miti birleştiren yeni bir sinematik ritüel türüne doğru ilerledik.


Adaptasi Cycle. Mit Borras


Adaptasi, Centre Pompidou’de prömiyer yaptı ve dünya çapında birçok yerde sergilendi; ancak benim için en kalıcı olan şey sergilerden çok, bu süreçte — özellikle de iş birlikleri aracılığıyla — ne kadar çok şey öğrendiğim. Bu, hâlâ büyümeye, öğretmeye ve talep etmeye devam eden bir çalışma.


Çalışmalarının arkasındaki ilham kaynaklarından biraz bahsedebilir misin? 


Çalışmalarım sürekli merak ve araştırmaya derinden bağlı. İlhamımı botanik, biyomekanik, robotik gibi çok çeşitli alanlardan alırım — özellikle de günümüzde insan olmanın ne anlama geldiğini sorgulayan transhümanist bakış açısından. Organik yaşamla teknolojinin etkileşimi ve bu ilişkinin yeni varoluş biçimlerini nasıl şekillendirdiği beni büyülüyor. Bu ilgi beni, ergonomik protezlerin, tekno müziğin ve post-doğal organik formların bir arada var olduğu karanlık, neo-romantik bir hayaletler, canavarlar ve mitler dünyasını keşfetmeye yöneltiyor.


Stüdyom, mitoloji, felsefe, anatomi ve bilim kurgu üzerine kitaplarla dolu; bunların yanında klinik görünümlü sentetik objeler, bitkiler, mineraller ve günümüz gerçekliğini haritalayan sıradan tüketim nesneleri de yer alıyor. Şintoizm, Budizm, Hinduizm ve şamanizm gibi spiritüel pratikler — özellikle doğayla kurdukları ritüel ve simgesel bağlar — üretimimi derinden etkiliyor. Araştırmalarımın önemli bir boyutunu ise toplumsal cinsiyet kimliğinin ve insan algısının akışkanlığı oluşturuyor; bu alanda Donna Haraway ve Paul B. Preciado gibi düşünürlerin fikirleri — özellikle siber-organizma kuramı ve kimliğin toplumsal inşasına dair görüşleri — sanatsal sorgulama biçimime doğrudan yön veriyor.


TRAILER. Heavven. Adaptasi Cycle. Mit Borras


Sanatsal pratiğimdeki en dönüştürücü anlardan biri, Endonezya’daki bir volkanı keşfetmemdi. Adaptasi (uyum) adını verdiğim projeye ilham veren bu keşifte, doğanın hayatta kalma ve dönüşüm mekanizmaları beni derinden etkiledi. Mantar ağları, simbiyotik ağaçlar, mutasyona uğramış çiçekler ve böceklerin başkalaşımı, dayanıklılık ve değişimin metaforları hâline geldi — ve bu, işlediğim temaları mükemmel bir şekilde somutlaştırdı. Tüm bu etkiler, kimlik, doğa ve teknolojiye dair algımızı zorlayan, insan olmanın anlamını sürekli yeniden şekillenen bir dünyada sorgulamaya davet eden, kapsayıcı ve etkileyici deneyimlere dönüşerek çalışmalarımda bir araya geliyor.


Bu alanda ya da farklı disiplinlerde merakla takip ettiğin isimler kimler?  


Sanatın tüm biçimleriyle derin bir bağım var ve çok çeşitli kültürel ifadeleri büyük bir iştahla takip ediyorum. Sinema alanında, her zaman korku ve bilim kurgu klasiklerinden etkilenmişimdir — David Cronenberg ve John Carpenter’ın The Thing’inden, Japon siberpunk sinemasının kült yapımları Tetsuo ve Akira'ya kadar. Koyaanisqatsi ve Philip Glass’ın hipnotize edici besteleri, görsel-işitsel hikâye anlatımı algımı kökten değiştirdi.


Video sanatında ise Matthew Barney benim için neredeyse bir mentor gibi — Bill Viola ile birlikte — çok önemli bir figür oldu. Elbette Cremaster Cycle’daki Jonathan Bepler’in ses dünyası da buna dâhil. Hâlâ Matthew Barney’nin yenilikçi çalışmalarını büyük bir takdirle takip ediyorum, ancak bugün kendimi daha çok Anne Imhof ve Eliza Douglas gibi, ikonlaşmış ve dünyayı çok keskin bir biçimde sorgulayan sanatçılarla yakın hissediyorum. Takip ettiğim diğer çağdaş sanatçılar arasında Hito Steyerl, Jesper Just, Mariana Simnett, Stine Deja, Ivana Basic, Tian Mu, Wai Kin (namıdiğer Sinfor Victor), Klara Hosnedlova, Geumhyung Jeong, Cecile B. Evans, Timur Si-Qin, Harriet Davey, Ayoung Kim ve Jordan Wolfson gibi; sanat, tasarım ve performansı harmanlayan canlı bir yaratıcı topluluk yer alıyor.


Mit Borras. Lyra. The Oracle. by Mit Borras. Performed and Choreaogrtaphed by Ulrico. Installaiton Creative Director Rachel Lamot. 2025


Moda da beni derinden etkileyen bir alan. Demna Gvasalia’nın Balenciaga’daki yıkıcı vizyonu çağdaş kültürde adeta bir dönüm noktası. Gentle Monster, Craig Green, Rombaut, Éamonn Freely, Janine Grosche, Gozzilah Kyoyamyame, Vetements, Red Eye Magazine, Rains, Alessandro Michele’in Gucci’deki işleri ve Rick Owens’ın Palais de Tokyo’daki büyüleyici SS25 koleksiyonu beni büyülüyor.


Sanatsal yolculuğumda en etkileyici anlardan biri, benim için çağdaş sanat tarihinin bir kırılma noktası olan, kolektif DIS tarafından küratörlüğü yapılan 2016 Berlin Bienali idi. Müzisyen ve besteci Keiichiro Shibuya, çağdaş dans grubu La Horde ve sanatçılar Christiane Peschek, Sara Sadik, Lu Yang, Johanna Jaskowska ve Isabelle Andriessen ile yapılan iş birlikleri de beni derinden etkiledi. Helene Vogelsinger, Ernst Lima ve Loscil gibi müzik üreticileri ise ses ve obje tasarımına getirdikleri kendine özgü yaklaşımlarla bana ilham veriyor.


Sanatın dışında ise ilhamımı bilim ve felsefeden alıyorum: biyolog Merlin Sheldrake, robot bilimci Profesör Hiroshi Ishiguro ve filozof Judith Butler — hepsi yaşam, kimlik ve teknoloji üzerine düşünme biçimimi şekillendiren figürler.


Adaptasi Cycle.Mit Borras


Gelecek için heyecanlı mısın? Planlarında neler var? 


Evet, kesinlikle öyle. Gelecek, sonsuz yaratıcı olasılıklarla dolu geniş ve açık bir ufuk gibi geliyor. Neredeyse on yılın ardından Adaptasi projesine son dokunuşları yapıyorum; sinemalarda ve müzelerde gerçekleşecek büyük bir prömiyere hazırlanırken Japonya ve Seul’e uzanan bir yolculuk da ufukta görünüyor. Bunun yanı sıra, Japonya’da olağanüstü bir android olan Alter4 ile ve İzlanda’nın çarpıcı manzaraları eşliğinde çektiğim, son derece kişisel ve gizemli bir film/sanat eserini tamamlamak üzereyim. İki yıllık post-prodüksiyon süreci sonunda, bu çalışmanın kariyerimin en güzel ve en derinlikli işi olduğuna inanıyorum — çok yakında bu hikâyeyi dünyayla paylaşacağım.


Müzikal anlamda, kendi elektronik bestelerimden oluşan bir albüm yayımlamaya hazırlanıyorum. Aynı zamanda Adaptasi’nin bestecisi Dani de, Adaptasi Cycle’ın soundtrack albümünü hazırlıyor — bu müzik, paylaştığımız yaratıcı evrende sürekli bir nabız gibi atıyor.


Şu anda Madrid’deki stüdyomda yazmaya ve yeni eserler üretmeye yoğunlaşmış durumdayım; ama kış mevsimi beni yeniden İzlanda’ya çağırıyor. Orada, dev buzdağları ve donmuş fiyortlar arasında performanslar çekmeyi planlıyorum — doğayı ve insan ruhunu şekillendiren ham, elementsel güçleri araştıran bir yolculuk olacak bu. Kırılgan buzun güzelliğiyle, uyum sağlama ve dönüşümün sonsuz ritimleri arasındaki karşılaşmayı konu alan, yüce olana yapılan sanatsal bir hac yolculuğu olacak. Şu anda stüdyomda yeni eserler geliştiriyorum ve bir sonraki yaratıcı bölüme hazır hissediyorum. Gelecek, parlak bir gizem — ben de onu açık kollarla, karanlık bir ruhla, merakla ve sarsılmaz bir tutkuyla karşılıyorum.




DERGİLERİ VE DAHA FAZLASINI KEŞFEDİN

Mercado Logo Siyah.png

HAFTALIK TAZE İLHAM BÜLTENİMİZE ULAŞIN

  • Instagram
  • Siyah LinkedIn Simge
  • Siyah Spotify Simgesi
  • Pinterest
  • YouTube

©2021 Mercado'da yayınlanan içeriklerin her hakkı saklıdır.

bottom of page