Chris Wolston | Sanatçı & Tasarımcı
- Onur Çoban
- 31 Tem
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 1 gün önce

Body Table, Courtesy Chris Wolston
Chris Wolston, gündelik nesnelerle kurduğumuz ilişkileri ters yüz eden işleriyle, zanaatla çağdaş tasarım arasında yenilikçi bir alan açıyor. Kolombiya’daki el işçiliği geleneklerinden New York’taki üretim pratiğine uzanan bu çok katmanlı yaklaşımda; metal dokunuyor, kil canlanıyor, mobilya birer heykelsi ifadeye dönüşüyor. Malzemeyle kurduğu işbirlikçi ilişki, tasarımı yalnızca biçimsel değil, kültürel, dokunsal ve duygusal bir deneyime dönüştürüyor.
Chris’le üretim süreçlerini, malzemenin anlatı gücünü ve tasarımı bir araştırma alanı olarak ele alışını konuştuk.
Röportaj: Onur Çoban
Chris Wolston kimdir? Kısaca kendinden bahsedebilir misin?
Ben New York ve Medellín, Kolombiya merkezli bir sanatçı ve tasarımcıyım. Providence, Rhode Island’da büyüdüm. Gana, Accra’daki Kokrobitey Institute’te eğitim aldıktan sonra Rhode Island School of Design’da öğrenimime devam ettim. Kolombiya’yla ve ülkenin etkileyici el sanatları geleneğiyle tanışmam, pre-Kolonyal seramikleri incelemek üzere aldığım Fulbright bursuyla gerçekleşti. Bu deneyim, yaklaşımımı köklü biçimde değiştirdi. Endüstriyel bağlamda malzeme ve üretim süreçlerini araştırmaktan, mobilyayı yalnızca teknik ya da maddesel bir nesne olarak değil; günlük hayatta malzemeyle kurduğumuz ilişkilere ve onlara atfettiğimiz değere dair daha derin sorgulamalara alan açan bir araç olarak görmeye başladım. Mobilya, hayatımızın içine öylesine işlemiştir ki üzerine otururuz, yaslanırız, üzerine uzanırız—çoğu zaman farkında bile olmadan. Bu sessiz ama sürekli temas, mobilyayı biçim, malzeme ve insan bağlantısı üzerine düşünmek için güçlü bir tuval haline getiriyor.

Courtesy Chris Wolston
Tasarım felsefeni nasıl tanımlarsın?
Tasarım yaklaşımım, malzeme, gelenek ve oyunun derinlemesine araştırılmasına dayanıyor. Malzemelerin hikâye anlatma gücüne hayranım—dokuları, geçmişleri ve içinde bulundukları kültürel bağlamlar, nesnelerle kurduğumuz etkileşimleri belirliyor. Geleneksel el işçiliğini çağdaş bakış açılarıyla harmanlayarak hem tanıdık hem de beklenmedik hissettiren işler yaratıyorum. Çoğu zaman mizahi ve insansı (antropomorfik) öğelerle oynayarak işlev ve estetikle ilgili alışıldık kalıpları sorguluyorum.
“Kolombiya’da pre-Kolonyal seramik çalışmaları yapmam ve Medellín’de zanaatkârlarla birlikte üretmem, el işçiliğinin değerine ve geçmiş, şimdi ve gelecek arasında kurulan diyaloğun önemine olan inancımı pekiştirdi. Metal gibi malzemeleri akışkan formlarda örmekten, terakotayı canlı mobilyalara dönüştürmeye kadar yaptığım her iş, malzeme kültürünü ifade gücü yüksek ve etkileşimli yollarla kutluyor.”
Kimora Chair & Hand Chandelier, Courtesy Chris Wolston
Malzeme araştırması yaparken veya yeni projelerinde malzeme seçerken hangi faktörleri göz önünde bulundurursun? Bize biraz çalışmalarındaki malzeme seçimlerinden bahsedebilir misin?
Malzeme seçimi pratiğimin merkezinde yer alıyor. Kültürel anlatısı güçlü, dokunsal açıdan zengin ve ifade potansiyeli yüksek malzemelere çekiliyorum. Bir malzemenin tarih boyunca nasıl kullanıldığına, bulunduğu yerle olan bağlantısına ve hem geleneksel hem deneysel tekniklerle nasıl dönüştürülebileceğine bakıyorum. Terakota, alüminyum ve örme lifler gibi malzemelerle sıkça çalışıyorum—her biri hikâye taşıyabilecek ve yeni bağlamlara uyum sağlayabilecek özelliklere sahip.
Kolombiya’da geçirdiğim zaman, malzeme tercihlerimi belirlemede özellikle etkili oldu. Orada karşılaştığım işçilik ve teknikler—örneğin metal döküm ve seramik—malzemeleri alışıldık rollerinin ötesine taşımama imkân tanıyor. Metali kumaş gibi örmek ya da kili insansı mobilyalara dönüştürmek gibi... Malzeme, benim için asla sadece bir araç değil; aynı zamanda bir işbirlikçi.

Topical Credenza, Courtesy Chris Wolston
Bize biraz çalışmalarındaki tasarım ve üretim sürecini anlatabilir misin? Analog tekniklere mi yoksa dijital tekniklere mi daha yakınsın?
Sürecim tamamen fiziksel üretime dayanıyor ve yoğun biçimde analog tekniklere yaslanıyor. Atölyemde el işçiliğiyle çalışıyor, Medellín’deki zanaatkârlarla iş birliği yapıyorum. Onların seramik, metal işçiliği ya da dokuma gibi geleneksel yöntemlerdeki ustalığı, işlere tarihsel bir derinlik ve insan dokunuşu katıyor.
Öte yandan, dijital teknikleri de işin doğasına hizmet ettiği sürece kullanıyorum—örneğin kalıp üretimi için 3D baskı, modelleme ve planlama gibi adımlarda. Analog ve dijital arasındaki bu diyalog benim için çok önemli. Bir projeye genelde kabaca bir eskizle ya da malzemeyle yapılan denemelerle başlarım ama son hali, üretim sürecinin yönlendirmesiyle oluşur. Malzemeyle doğrudan çalışırken, beklenmedik dokular, yapısal olasılıklar ya da bazen "hatalar" eserin karakterini belirleyen öğelere dönüşebilir.
Tasarım süreci ve çıkan ürün bazında bugüne kadar seni en çok heyecanlandıran çalışman hangisiydi?
Alüminyum örme mobilya serim, beni en çok heyecanlandıran projelerden biri oldu. Metali esnek bir tekstil gibi ele alma fikriyle yola çıktım. Medellín’deki zanaatkârlarla birlikte, alüminyum şeritleri elle örebileceğimiz bir teknik geliştirdik. Ortaya çıkan formlar hem akışkan hem yapısal görünüyor. Malzemenin endüstriyel doğası ile neredeyse yumuşak, kumaşımsı görünüşü arasındaki bu gerilim beni çok tatmin etti.
Betty Vase & Matafa Vessel, Courtesy Chris Wolston
Bir diğer öne çıkan proje ise terakota serim. Kilin tarihsel derinliği ve dokunsal sıcaklığı beni kendine çekiyor. Yaşadığım bölgede seramik hem geleneksel hem çağdaş malzeme kültürünün bir parçası ve geleceğe uzanıyor. Kullandığım kil, Bogotá dışındaki And Dağları’ndan, dağın yamacından çıkarılıyor. Ölçekle, yüzey işlemleriyle ve insansı formlarla denemeler yaparak malzemeyi alışılmışın dışında, sınırları zorlayan yönlerde kullanıyorum—yaşayan, karakter sahibi işlevsel nesneler yaratmaya çalışıyorum.
Çalışmalarının arkasındaki ilham kaynaklarından biraz bahsedebilir misin? Bu alanda ya da farklı disiplinlerde merakla takip ettiğin isimler kimler?
İnsanlarla inşa edilmiş çevre arasındaki ilişki büyük bir ilham kaynağı—nesnelerle nasıl etkileşime giriyoruz, malzemeler etkileşimlerimizi nasıl şekillendiriyor ve zanaat geleneklerine gömülü kültürel katmanlar neler? Seyahatlerim ve farklı sanatsal geleneklerle kurduğum temaslar özellikle etkili oldu—özellikle Gana ve Kolombiya’daki zamanım. Batı-dışı zanaat pratiklerindeki yaratıcılık ve kaynaklarla kurulan ilişki beni çok etkiliyor.
Silvestre Chair, Courtesy Chris Wolston
Sanatçı ve tasarımcı olarak Gaetano Pesce’nin malzemeyle oynayan yaklaşımını, Lina Bo Bardi’nin modernizmle el işçiliğini birleştirme biçimini, Wendell Castle’ın mobilyayı heykelsi bir dil olarak ele alışını çok beğeniyorum. Tasarımın ötesinde çağdaş sanat, mimarlık ve doğa da işlerime yön veriyor—Noguchi’nin dokunsal taş heykelleri ya da Monet’nin manzaraları gibi. Sürekli form, malzeme ve anlam arasında yeni diyaloglar arıyorum.
Gelecek için heyecanlı mısın? Planlarında neler var?
Kesinlikle! Malzemelerle deney yapmak ve geleneksel teknikleri yeni yönlere taşımak bana her zaman ilham veriyor. Şu sıralar özellikle ölçekle oynamaya odaklanıyorum—pratiğimi mobilya ve nesnelerin ötesine taşıyıp daha büyük enstalasyonlara ve kapsayıcı deneyimlere nasıl dönüştürebileceğimi araştırıyorum.
Medellín’deki zanaatkârlarla iş birliğimi sürdürüyor, çağdaş tasarımı yüzyıllardır süregelen el sanatlarıyla buluşturmanın yeni yollarını arıyorum. Ayrıca sürdürülebilirliği daha derinlemesine ele almak istiyorum—yalnızca ekolojik anlamda değil, kültürel açıdan da kalıcı değer taşıyan işler yaratmak adına. Önümde çok şey var ve bu keşiflerin beni nereye götüreceğini görmek için sabırsızlanıyorum.
En son tamamladığım iş, Los Angeles’taki The Future Perfect’te sergilenen “Tablazo Chandelier” adlı avize oldu. İç mimar Nicole Hollis’in küratörlüğünü yaptığı yarı kalıcı bir yerleştirmenin parçası. Bu sipariş, daha önceki işlerimden bir stil üzerinden ilerlememi sağladı ama aynı zamanda beni farklı yönlere itti ve bronzla yepyeni, heyecan verici yollarla çalışmama alan açtı. Şu anda ise bu yıl sonbaharda The Future Perfect’in New York galerisinde gerçekleşecek kişisel sergim üzerine fikir geliştirme sürecindeyim.