“Ustalaşma Döngüsü” projesi kapsamında REM Uykusu adlı kâğıt heykel enstalasyonu, 5-10 Ekim tarihleri arasında Contemporary İstanbul içerisindeki House of Brothers Lounge’ta sergilenecek olan genç heykeltıraş Yağmur Çalış ile çalışmaları ve Seçkin Pirim'le bir araya geldiği Ustalaşma Döngüsü'nü konuştuk.
Yağmur Çalış kimdir? Kısaca kendinden bahseder misin?
1991 yılını yağmurlu bir Aralık ayında Bursa’da doğdum. Sorumluluk yükü fazla olan, sessiz ama gözlem yapmayı seven, konuşmak yerine çizim yapmayı tercih eden bir çocukluk dönemim oldu. Öğretmenlerimin bunu fark etmesi ve onların yönlendirmeleri ile İstanbul Avni Akyol Anadolu Güzel Sanatlar Lisesini kazandım ve burada 4 yıl süren bir resim eğitimi aldım. Lisenin ikinci yılında yatılı okumaya başladım ve heykel ile tanışmam bu süre içinde oldu. Evet, tamam ben kesinlikle heykel okumalıyım dediğimde 16 yaşındaydım. Beni heykel ile tanıştıran Meryem ve Hülya hocam... Bu günkü Yağmur’un temellerini bu çok değerli iki hocama borçluyum diyebilirim. Sonraki zaman zarfında M.G.S.Ü. Heykel bölümüne 1.lik ile girdim. Okula yeteri kadar vakit ayıramıyordum çünkü bende çoğu üniversite öğrencisi gibi hem okuyup hem çalışmak zorundaydım. Birde okulda aldığım eğitim, dışarıda tecrübe ettiklerimin tam tersiydi. Dısarıda değişik atölyelerde çalıştım sanatçı asistanlığı yaptım. Bu sayede kendi atölyemi kurmuş oldum bir yandan piyasa işleri yapıp diğer yandan atölyemde kendi sanatsal üretimlerimi gerçekleştiriyordum. Yani aslında kendime sanatsal üretimlerimi devam ettirebilecek bir sistem kurmuş oldum. Bu da bana üretimlerimi yaparken kimseye hesap vermediğim, korkusuzca kendim olabilme imkanı tanıyan çok kıymetli bir özgürlük alanı yarattı.
Dede mesleği olan küfeciliği kendi üretim ve konstrüksiyon anlayışınla birleştirdiğin yeni bir sanat pratiği geliştirdin. Bu özgün sanat pratiğinin ortaya çıkışı için deneysel bir keşif süreci diyebilir miyiz?
Tam olarak ne diyebiliriz bilemiyorum. Yaz tatillerimizde Bursa’ya gider ve okular açılıncaya kadar orada kalırdık. Ve o koca yaz tatilleri babannemin sonsuz hikayeleri ile geçerdi. Dedemin böyle bir mesleği olduğunu, ailece bu dükkanda çalıştıklarını, sonra neden kapatmak zorunda kaldıklarını ben hep o hikayelerden dinledim. Zeytin toplamaya gidileceği zamanlarda birkaç kez babamın sepet örme süreçlerine şahit oldum. O zamanlar 7,8 yaşlarındayım. Çok iyi hatırlıyorum bende bir sepet öreyim çok istemiştim. Babam yapamayacağım ie ilgili bir şeyeler söyleyip küstürmüştü beni. Bana bir şey yaptırmak istiyorsanız yapamazsın demeniz yeterli. Evet o zaman yapamadım ama şu an...
Hani bazı rüyalar vardır. Uyandığınızda hatırlayamazsınız ama gün içerisinde hayat akarken bir şey olur ve ‘aa ben bunu rüyamda görmüştüm.’ dersiniz. Arkasından da şu gelir; Acaba rüyamda gördüğüm için mi bugün bunu yaşadım.
Bu ahşap örme tekniğini üretimlerime dahil etmem ve bununla bir dil geliştirmemin hikayesi bu. Tesadüf gibi gözükebilir. Ama dönüp baktığımda bu benim için kaçınılmaz bir durumdu çünkü bu bilgi benim hücrelerime kadar kodlanmıştı.
Kavramsal zıtlıkları işlediğin eserlerin mekânsal kullanımlarıyla da oldukça çarpıcı deneyimler yaratıyor. İzleyicide güçlü duygusal etkiler yaratan bu üretimler nasıl ortaya çıkıyor?
Ne yapmak istediğimi bilen biriyim , ne yapmak istemediğimi de biliyorum. Kaide üzerine heykel yapmak istemiyordum. Mekan ile iş birliği yapan, zaman zaman mekanı ele geçiren, zaman zamansa uçuşan heykeller yapmak... Beni bunlar heyecanlandırıyor. Beni ne heyecanlandırıyorsa onun peşinden gidiyorum. Üretirken ki motivasyonum bu. Konularımı ise duygusal birikimlerim ve farkındalıklarım belirliyor. İzlediklerim, yaşadıklarım, okumalarım... Beni ben yapan ne varsa hepsi...
Contemporary İstanbul’un 16. Edisyonunda, Pernod Ricard Türkiye’nin desteği ile “Ustalaşma Döngüsü”, House of Brothers Lounge’ta sanatseverlerle buluşuyor. Genç ve usta sanatçı arasındaki salınımı simgeleyen Ustalaşma Döngüsü projesi, ünlü sanatçı Seçkin Pirim ve seni bir araya getiriyor. Bu projeden ve Seçkin Pirim’le bir araya gelme sürecinden bahseder misin?
Seçkin benim lise yıllarından beri bildiğim, çalışmalarını hayranlıkla takip ettiğim bir sanatçı. Biz Seçkin ile aynı liseden mezunuz. Onun asistanlığını yapmış ortak tanıdıklarımız var. Yine bir sergide işlerimizin karşılıklı sergilendiği çok kıymetli bir anım var. Hayatımın belli noktalarının kesiştiği, bir sanatçı olarak, imrenerek takip ettiğim bir profil Seçkin Pirim benim için. Ustalaşma Döngüsü projesi Seçkin Pirim'e teklif ediliyor. Ortak tanıdıklarımızın tavsiyesi üzerine Seçkin benim ile görüşmek istedi ve atölyeme geldi. Rem Uykusu'nun maketini gösterdim ve bana 20 günde bu işi bitirebilir misin diye sordu. Düşünmeden evet dedim. Yani başka ne diyebilirim ki? Seçkin Pirim atölyenize geliyor bir işinizi beğeniyor, beraber bir projede yer almayı teklif ediyor. İkinci bir seçenek yoktu.
O ilk 15 gün nasıl çalıştığımı bir ben bir de yakın çevrem biliyor. Sabah akşam durmadan... İtiraf ediyorum 2. pandemi kararına sevinen bir kısım insanlardan biri de benim. Bu sayede işi sakin sakin yapabilme fırsatı bulmuş oldum.