Londra'da yaşayan kolaj sanatçısı ve multidisipliner görsel tasarımcı Selman Hoşgör ile çalışmaları ve kolaj tasarımı üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.
Selman Hoşgör kimdir?
1987 Sakarya doğumluyum. Görsel sanatlara ilgi ve yeteneğini görece daha sonra keşfetmiş bir tasarımcıyım. Kadir Has Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü 2013 mezunuyum. Öğrencilik zamanında farklı ajanslarda çalıştım fakat mezun olduğumdan beri freelance olarak çalışıyorum. 2015 yılında 6 aylık bir Central Saint Martins programına katıldım ve sonrasında 2 sene önce Londra’ya yerleşme kararı aldım ve şuan çalışmalarımı Londra’da yürütüyorum.
İstanbul'daki grafik tasarım eğitiminin ardından Central Saint Martins'de görsel tasarım eğitimine devam ettin. Kolaj çalışmalarına başlaman bu dönemde mi oldu?
Central Saint Martins benim için aslında daha çok Londra ve sanat ilişkisini anlamama yarayan ve bu gözle daha geniş keşifler yapabilme fırsatı bulduğum bir zaman oldu. Kolaj çalışmalarım bu dönem öncesinde de başlamıştı. Bu dönemde gördüklerim ve deneyimlediklerim ile şekil değişikliğine gitti desek daha doğru olur.
Kolaj tasarımı ülkemizde çok fazla bilinmeyen ve yaygın olmayan bir disiplin. Senin için nedir kolaj tasarımı?
Kolaj benim için kendini ifade etmenin çoklu yolu. Elinizde tamamen sizin zevk ve isteğinize kalmış kendini ifade yöntemleri var. Her türlü görsel bu yolda sizi destekleyebilir ve aslında siz onu “ manipüle” edebilirsiniz. Elinizdeki çokluk sizi çok doğurgan yapabileceği gibi aynı zamanda odağı kaçırmanıza ve yere basamamanıza da sebep olabilir. Titiz bir seçki bence işin olmazsa olmazı. Bu nedenle kolaj bence “varlık içinde yokluk" disiplini.
Analog tekniklere mi yoksa dijitale mi daha yakınsın?
Öğrencilik yıllarımda ve ilk kendi çalışmalarımı ortaya çıkarmaya çalışırken analog yöntemler ile ilerliyordum ama sonra tamamen dijitale döndüm. Şuan bundan dolayı mutluyum ama ileride bir analog & dijital karması yapmayı da elbette düşünebilirim.
Tasarım tarzımı üç kelimeyle ifade etmem gerekse; renkli, hareketli ve sürprizli olurdu.
Kolaj çalışmalarında hareket, form ve renkler göze çarpıyor. Kolaj tasarımında olmazsa olmazların neler? Denemek istediğin yeni teknikler var mı?
Olmazsa olmaz dediğimiz kısımlar aslında bizim tarzımız, ifade ediş şeklimizle alakalı. Benim tarzımda sanırım en çok renkler ve çağrışım güçleri öne çıkıyor diyebilirim. Kolaj çalışmalarımda aslında hayata geçirmek, resmetmek istediğim şeyler yer alıyor. Animasyon&Motion onları çok daha realize ediyor. Sanırım onları daha canlı kılmak için animasyon daha çok eklemek isteyeceğim bir teknik olurdu.
Birçok büyük markayla işbirliği gerçekleştirdin. Seni içlerinden en çok heyecanlandıran hangisiydi?
Klasik bir cevap olmakla birlikte aslında tüm işlerimle bir duygusal bağ kuruyorum. Ayırt etmek bu nedenle güç ama işlerim daha geniş hedef kitlelere gittiğinde çok daha mutlu oluyorum. Bu nedenle The Economist, Longines,Vogue ve Pirelli işleri burada ilk aklıma gelenler.
Londra gibi tasarım alanında çok fazla yaratıcı rekabetin olduğu bir şehirde yaşamanın avantajları ve dezavantajları neler?
Avantajlar konusunda çoğunlukla hem fikiriz aslında. Gördüğümüz her yeni şey, duyduğumuz bir müzik tetikleyici olabiliyor. Londra kaynak konusunda gerçekten geniş imkanlar sunan bir şehir. Gözünüzü ve zihninizi eğitme fırsatı veriyor. Dezavantaj konusunda ise aslında her ne kadar alışsanız da köklerinizden ve sevdiklerinizden uzak kalmak duygusal anlamda zorlayıcı olabiliyor.
İlham tazelemek için neler yaparsın?
Covid-19 dönemi öncesinde bu sorunun çok daha geniş bir cevabı vardı. Şuan tüm insanlar gibi bende çok daha izole bir hayat yaşıyorum. Ama genel olarak uzun yürüyüşler, sergi gezmek ve yeni şeyler öğrenmeye çalışmak benim için ilham tazeleme metodları.
Gelecek planlarında neler var?
Yaptığım işlerin daha geniş kitlelere ulaşması ve daha çok insanla buluşması beni motive ediyor. Bu nedenle, önümüzdeki dönem için hayalim pek çok farklı sektörden güçlü markalar ile iz bırakan iş birlikleri yapmak.
