top of page

DİYALOG: Cana Gökhan & Fatih Sürekli | Red Yacht Design


Superfly GT

Yeni nesil tasarımlarıyla öne çıkan ödüllü multi-disipliner yat tasarım firması Red Yacht Design'ın kurucuları mimar Cana Gökhan ve gemi inşaat mühendisi Fatih Sürekli ile çalışmaları üzerine sohbet ettik.



Red Yacht Design'dan başlayalım isterseniz, stüdyodan bahsedebilir misiniz?

Fatih: Red Yacht Design, 2017 yılında ben Fatih Sürekli ve Cana Gökhan tarafından kuruldu. Cana ile 2008-2012 yılları arasında aynı yat tasarım ofisinde farklı departmanlarda ama iş birliği içinde çalıştık. 2011 yılında bu birlikte çalışma süreci sırasında kendi işimizi yapma düşüncesi doğmuştu. 2011’den Red’in resmi olarak kurulduğu 2017’ye kadar geçen zamanda bizim için en uygun şartların oluşmasını bekledik diyebiliriz. Yani Red, fikir anlamında resmi kuruluşundan çok daha eskiye dayanmaktadır. Ben gemi inşaa mühendisiyim, ortağım Cana ise Red kurulmadan önce de yat tasarım sektöründe ödüllü iç tasarımlara imza atmış bir mimar. Ben iş geliştirme ve stratejiler üzerine çalışırken kendisi de tasarım ekibini yönetmekte. Red’in en önemli özelliği multidisipliner bir ekip oluşudur. Ekibimiz genel olarak genç ama alanında oldukça yetenekli endüstriyel tasarımcılar, mimarlar, gemi inşaa mühendislerinden oluşmaktadır. 3 yıllık dinamik bir ekip olarak 5 adet uluslararası ödül kazandık.

Kişisel olarak yat tasarımına yönelme süreciniz nasıl gelişti?

Cana: 2003 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi mimarlık bölümünden mezun olduktan sonra biraz da tesadüf eseri, yat mobilyası üretiminde Türkiye’nin en iyi, dünyanın da sayılı firmalarından olan bir üreticide çalışma hayatına başladım. Orada 2 sene çalıştıktan sonra dönemin en önemli yat tasarım firmasında çalışmaya başladım. Orada iç tasarım şefi pozisyonunda geçirdiğim 8 yıl boyunca mesleğimin yapı taşlarını oluşturdum. 2008 yılında Fatih’le tanıştım ve bundan birkaç sene sonra da Red’in fikir tohumları atılmış oldu.
Fatih: 2006 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi gemi inşaat bölümünü bitirdikten sonra önümde 2 seçenek vardı gemi veya yat alanında çalışmak. Gemi sektörü ağır bir sanayi olduğu için tercihimi yattan yana kullandım. Başından beri tasarımda çalışmak istediğime emindim bu anlamda daha yetenekli olduğumun farkındaydım. Bu karar doğrultusunda Türkiye’nin en büyük yat tersanesinde tasarım ofisinde işe başladım. Bir yandan çalışırken diğer yandan kendi alanımda yüksek lisans yaptım. Kariyerimde en belirgin kısım ise Cana’yla birlikte Türkiye’de dönemin en önemli yat tasarım firmalarından birinde 2008-2012 arasında çalışmak oldu. Bu yolculuk 2017 senesinde kendi şirketimizi kurmamızla yeni bir yön alarak devam ediyor.

XSR 155

Bir yatın ortaya çıkışındaki tasarım sürecinden biraz bahsedebilir misiniz, dikkat ettiğiniz temel unsurlar neler oluyor bu süreçte?

Cana: Her projenin kendine has bir tasarım süreci oluyor ve hem biz bu sürece adapte oluyoruz hem de kendi sistem ve yöntemlerimizi adapte ediyoruz. Bazen müşterimiz ne istediğini tamamen bilerek, hatta elinde beğendiği işlerle geliyor, bazen yalnızca ne istemediğini belirtiyor, bazen de 1 yıl boyunca hayallerinden bahsedebiliyor. Güzel bir dizinin sonu gelmesin istersiniz ya, onun yatı da hayatının en güzel dizisi oluyor ve bitirmek istemeyebiliyor. Yat işinin yavaş bir iş olduğunu kabullenmek şart.
Ne istediğini bilen müşteriye gelirsek, ilk işimiz fonksiyonel fikir ve estetik form arayışına girmek oluyor. Fikir arayışı düşünsel, görsel ve yapılmış işleri araştırma olurken, form arayışı ise eskiz yaparak ortaya çıkıyor. Beyin fırtınaları, aynı eskize veya modele bazen iki, üç, dört eleştirel gözün aynı anda bakıp herkesin ortaya bir fikir attığı, oldukça sıradışı fikirlerin havada uçuştuğu oldukça eğlenceli ve yaratıcı bir süreç yaşanıyor. Karasal mekanlardan farklı olarak yüzen bir mekan ve yapı hatta ürün tasarladığımızın her daim farkında olmak zorundayız. Yatın büyüklüğüne göre tabi olduğu kurallar, güvenlik kısıtlamaları ve müşteri tarafından beklenen konfor düzeyi değişkenlik gösterir. Tasarım sürecimiz döngüsel olarak devam ediyor. Yani görsel araştırma, eskiz, model şeklinde giderken çıkan işi beğenmeyip, döngüye tekrar girip baştan başlayabiliyoruz. Ama kağıda atılan ilk eskizde bile, kat planlarını, makine ve diğer teknik ekipman yerleşimini göz önüne alıyoruz desek abartmış olmayız. Sonunda gördüğünüz ürün ise tüm bu fikir ve çalışmanın sadeleştirilerek rafine edilmiş hali oluyor.

Wolfoz Sundeck
Wolfoz Salon

 

Tasarım anlayışımızı 3 kelimeye ifade etmemiz gerekse; yalın, özgün ve fonksiyonel olurdu.


 


Tasarım sürecinde analog ve dijital teknikleri nasıl kullanıyorsunuz? Hangisine daha yakınsınız?

Cana: Biz neredeyse tamamen dijital çalışıyoruz. Analog sürece en yaklaştığımız anlar kağıda nadiren çizdiğimiz eskizlerle oluyor. Bir de iç mekandaki malzeme seçimlerini mutlaka birebir görerek yapıyoruz. Bunun dışında, eskiz, modelleme, teknik çizim, sanal gerçeklik vb tasarım teknikleri tamamen dijital ortamda.
Sürdürülebilirlik tasarımın her alanında olduğu gibi yat tasarımında da önemi her gün artan bir faktör. Çevre dostu ve sürdürülebilir özellikte yatlara olan talep ne düzeyde? Sizin bu alanda nasıl çalışmalarınız var?


Yuka Ice

Sürdürülebilirlik tasarımın her alanında olduğu gibi yat tasarımında da önemi her gün artan bir faktör. Çevre dostu ve sürdürülebilir özellikte yatlara olan talep ne düzeyde? Sizin bu alanda nasıl çalışmalarınız var?

Fatih: Çevre dostu ve sürdürülebilir özellikleri olan yatların sayısının giderek arttığını söyleyebiliriz. Her ne kadar gün geçtikçe daha da genç yat sahipleri ile karşılaşıyor olsak da, hala yat sahiplerinin yaş ortalaması çok yüksek. Eski kuşaklar nispeten yeni kuşaklara göre sürdürülebilirlik kavramına daha uzaklar. Diğer yandan küresel olarak el değiştirmeye başlayan sermaye daha genç bireylerin yatlara ulaşmasına imkan verdi. Yeni nesil, sürdürülebilirlik konusunda daha yüksek bir farkındalığa sahip. Yatlarda genel olarak hibrit sistemler çok tercih ediliyor. Bu tercihin en önemli sebebi ise çevre dostu olmasından ziyade çok daha sessiz seyir imkanı sağlıyor olması. Bütün bir gece boyunca ana makinelerinizi çalıştırmadan gerekli olan iklimlendirme, ışıklar, buzdolabı gibi ana birleşenleri sadece elektrik tüketerek kullanabiliyorsunuz. Bu durum tabii ki daha fazla akü gücü barındırmayı gerektiriyor. Maliyet olarak da yat sahibine üretim sırasında yansıyor. Diğer yandan hibrit sistemler seyir esnasında daha az yakıt tükettiği için çevre dostu olması açısından oldukça önemli. Yatlarda güneş panelleri kullanımı da giderek artıyor. Henüz bir yatın kendi güç gereksinimini tamamen karşılamaktan oldukça uzak olsa bile bu paneller bazı ekipmanların çalışmasını sağlıyor. Bu panelleri kullanabilmek için büyük alanlara ihtiyaç var. Bu açıdan daha geniş olan katamaran gövdeler kullanıyor. Bizim şu an Eti grubunun tersanesi olan Sarp Yachts’da tamamen hibrit sevk sistemi kullanan 26m.’lik bir yat serimiz üretimde. İlk 2 gövdesinin bu yaz suya inmesi planlanıyor.
Bizim çevre dostu ve sürdürülebilirlik anlamında dünyada ilk olmasını planladığımız oldukça bir özel projemiz bulunuyor. Bu sistem hali hazırda yük gemilerinde kullanılıyor ama bir yat projesinde kullanan ilk tasarım ofisi biziz. Alman ve vizyoner bir müşteri için tasarladığımız ve gövdesini özel olarak dünyaca ünlü Hollandalı Dykstra Naval Architects’ın tasarladığı ICE Kite projemiz, bildiğimiz yelkenlilerden farklı. Özel bir teleskopik direk kullanılarak yardımcı sevk sistemi olarak Kite (uçurtma) açarak seyir edecek. 64m.’lik bu projemiz için Alman Skysails firması 160metrekarelik özel bir Kite üretecek. Bu Kite’ın kullanımıyla birlikte toplam yakıt sarfiyatında %15’lik bir düşüş hesaplandı. Böylelikle açık denizlerde sudan yaklaşık 200m. yüksekliğe kadar çıkacak olan Kite’la birlikte seyir yapacak tasarımımız dünya basınında büyük ilgi gördü. Sürdürülebilirlik alanında yeni teknolojilerin kullanımını çok önemsiyoruz. Bir yatın baştan aşağı tek başına yenilebilir kaynaklarla çalışması ise en büyük hayallerimizden biri. 10 yıllık bir sürede bu alanda daha büyük gelişmeler yaşayacağımızdan şüphem yok, biz de ofis olarak bu alanda ilham verici olmak istiyoruz.


Yat tasarımı alanında Türkiye'nin dünyadaki yerini nasıl görüyorsunuz?

Fatih: Yat tasarımı alanında maalesef Türkiye’nin dünyadaki yeri oldukça geri sıralarda. Oysa ki yat üretimi alanında toplam boy olarak baktığımızda Türkiye 3. Sırada, üretilen yatların hacimleri olarak bakıldığında ise ilk 5te diyebiliriz. Peki Türkiye’de bu kadar yat üretilirken yat tasarım ofisleri neden yok denecek kadar az? Bunun temel sebebi sektörün yabancı tasarım ofislerinden hizmet alması ve hatta yerli bir tasarım ofisinin olabileceğine bile güven duyulmamasıdır. Bu alanda siz çok iyi ve bütçe anlamında uygun olsanız bile firmalar yabancıları tercih etmeye devam ediyorlar. Çünkü Türkiye tasarımda iyi bir ülke olarak düşünülmüyor. Bunun elbette bir çok farklı sebebi var. Yalnızca ucuz iş gücü olarak görülüyor. Tersaneler bile kendilerini böyle görüyorlar ve kendi markalarını öne çıkarmak için yabancı tasarım firmalarının isimlerine tutunmaya ihtiyaç duyuyorlar. Biraz bizim tersanelerimizin ve bir önceki jenerasyonun global anlamda marka faktörünü tam olarak anlayamaması sebebiyle diyebiliriz.

Sizi en heyecanlandıran proje hangisiydi ve hangi özelliğiyle diğerlerinden ayrılıyor sizin için?

Cana: Şu an üzerinde çalıştığımız ve önümüzdeki aylarda üretiminin başlaması planlanan 28m. bir yat projesini, yerleşiminde yenilikler denediğimiz için çok seviyorum.
Fatih: Beni en çok heyecanlandıran proje ICE Kite projesiydi. Hem teknolojik anlamda hem de estetik ve form ilişkisi anlamında dünyada eşi olmadığı için bizim için büyük bir gurur kaynağı oldu. Çok sofistike bir proje olduğu için tasarım süreci 2 yıla yayıldı. Bizi de oldukça zorladığını, projenin dış hatlarını oluştururken aylarca çalıştığımızı belirtebilirim. Diğer yandan dünyanın en gelişmiş ve büyük yelkenlilerinin mühendisliğini yapan Dykstra Naval Architects’le çalışmak bizim için eşsiz bir deneyim oldu. Özellikle yat sahibi dahil bütün ekiplerin ortak bir uyum içinde çalışması ve çok zorlu bir projeyi tamamlaması benim en sevdiğim özelliğidir

ICE Kite
ICE Kite

İlham tazelemek için neler yaparsınız?

Cana: Üzerinde çalıştığım işten bir süre uzaklaşırım.
Fatih: İlham tazelemek için en çok yaptığım şey müzik dinlemektir. Zaman zaman tamamıyla işlerden uzaklaşıp yenilenmek için ise kısa bile olsa seyahat etmek benim için çok önemli.

 

Hem yine deneyim hem de sürdürülebilirlik anlamında en büyük gelişim fractional ownership dediğimiz bir yatın birden fazla sahibi olması ve kullanımın optimum olarak devam edeceğidir. Artık yat kullanıcıları bir yata sahip olmak yerine bunu başkalarıyla paylaşacağı bir deneyim olarak görmeye başladılar.


 


Hızla değişen dünyamızın geleceğinde yat tasarımında nasıl bir değişim öngörüyorsunuz?

Fatih: Yat tasarımında yakın gelecekte teknoloji yine belirleyici olan faktör olacaktır. 10 yıllık süreç içinde sürdürülebilirlik en önemli kavram olacak, bunu takip eden diğer şey ise keşfetmek olacaktır. Şu an yat dünyasında Explorer tipi teknelerin yükselişini görüyoruz. Bunun sebebi ise dünyanın en uzak noktalarına gitmek ve farklı deneyimler yaşamak. Sürdürülebilirlik için hibrit sistemlerin verimlerinin artması ve fiyatlarının düşmesini öngörebiliriz. Diğer bir yandan küçük yatların tamamen elektrikli versiyonları gelecektir. En büyük yeniliklerden biri ise 3d printerların kompozit malzemelerin kullanıldığı alanlarda kullanılması olacaktır. Böylelikle biz tasarımcıların üst bina tasarımlarında çok farklı formları kullanması mümkün olacaktır. Bütün bu gelişmelerden ayrı olarak hem yine deneyim hem de sürdürülebilirlik anlamında en büyük gelişim fractional ownership dediğimiz bir yatın birden fazla sahibi olması ve kullanımın optimum olarak devam edeceğidir. Artık yat kullanıcıları bir yata sahip olmak yerine bunu başkalarıyla paylaşacağı bir deneyim olarak görmeye başladılar.

Peki siz gelecek için heyecanlı mısınız? Planlarınızda neler var?

Fatih: Gelecek için tabii ki oldukça heyecanlıyız. Yakın dönem planlarımızda global müşteri kitlemizi daha da genişletmek ilk öncelikli hedefimiz. Sonrasında ise sektörün en önemli organizasyonu olan Cannes ve Monaco fuarlarına yatlarımızın katılması ve Neptün ödülü almak gibi hedeflerimiz var. Dinamik ekibimizi daha da genişletip yurtdışı branş ofisler açmak istiyoruz.

Yuka Hibiki

bottom of page