top of page

Zeynep Tümertekin | Mimar & Fotoğraf Sanatçısı


Fotoğraf: Asya Çetin (Madame Figaro Türkiye)

Kimdir Zeynep Tümertekin?

Kendimi tanımlamak konusunda oldukça fazla mesai harcadım İstanbul’a döndüğümden bu yana. Buraya mimar olarak döndüm, kısa sürede çeşitli sanat projelerine dahil oldum, daha sonra en büyük tutkularımdan biri olan fotoğrafçılığı keşfettim. Şimdi mimarlık ve tasarım yapıyorum.

Kurucularından olduğun Studio Mada ile başlayalım istersen. Studio Mada ne yapar?

Studio Mada, ortağım Ceren Özşahin ile beraber kurduğumuz tasarım ve mimarlık bürosu. Aslında daha çok yeniyiz, dokunmak istediğimiz o kadar fazla konu var ki sakin kalmaya çalışıyoruz. Bugünlerde masamızda iç mimari ve sergi tasarımı projeleri çoğunlukta. Biz büro dışında da iki dönemdir Kadir Has Üniversitesi’nde ders veriyoruz, eğitim üzerinde durmaya Studio Mada’nın kurgulayacağı programlar ile devam etmek istiyoruz.

En son Sonar + D'de "Parallel Minds" isminde bir söyleşi gerçekleştirdiniz. Mimarlık dünyasında kullanmakta olduğumuz kelimelerin farklı bağlamlarda yeni anlamlar kazanması üzerine olan bu söyleşinin içeriğinden kısaca bahsedebilir misin?

Parallel Minds serisinin ilki olarak kararlaştırdığımız söyleşi bizim için hem riskli hem de heyecanlıydı. Ceren ile ortaklığımızın sebeplerinden biri de aynı konuları yetersiz bulmamız ve geliştirmek isteyişimiz. Bunlardan biri de mimarlar/tasarımcılar ile yapılan söyleşiler ve bu söyleşilerin içerikleri. Konu ve içerik geliştikçe söyleşilerde yeni kapılar açılıyor, yoksa bıraksanız herkes kendini tekrar ediyor.


Aynı zamanda Han Tümertekin ile birlikte mimari projelere imza atıyorsun. Y kuşağından bir tasarımcı olarak köklü bir mimarlık ofisine nasıl bir etkin olduğunu düşünüyorsun?

Babamla beraber tasarımında etkin olduğum üç projede çalıştık, müthiş keyifliydi. Yeniliklere açık, geleceğe ve gençlere inanan biri babam, ona sunduğum fikirleri her zaman büyük bir dikkatle değerlendirdi. Köklü bir büro olmamız yeniliklerden uzak duracağımız anlamına gelmiyor. Biz beraber iyi çalışıyoruz ve eminim keyifle çalışmaya devam edeceğiz.

Tasarım tarzını üç kelimeyle anlatır mısın?

Detay, doku, boyut

Geçen seneki Mamut Art Project'in sergi alanı tasarımı da Ceren Özşahin ile birlikte sana ait. Mimari tasarımda kişisel olarak en çok zevk aldığın projeler hangileri?

En zevk aldığım proje kesinlike Mamut Art Project! Ceren ile bir “case study” olarak ele almaya karar verdiğimiz MAP aslında beraber çalışıp çalışamayacağımızı görmek için yapmış olduğumuz bir denemeydi başta. Yıllar içinde saptadığımız problemleri çözmek üzere tasarıma başladık ve projeyi tamamladık. Bir süre sonra MAP ekibine sunduk. Projemizin gerçekleşeceğini öğrendiğimizdeki heyecanımızı unutamam. 18.000 kişinin gezdiği , bir çok değişkeni olan bir mekanı iyi çözmüş olmanın zevkini yaşadık!

Mamut Art Project 2019 Sergi Alanı Tasarımı - Zeynep Tümertekin & Ceren Özşahin

Tasarım sürecinde analog ve dijital tekniklerin hangisine daha yakınsın?

Tamamen analog başlıyorum projelere. Sanırım en rahat ettiğim düşünme süreci aracı eskiz. Dijitale ancak kafamda bir şeyler oluştuktan sonra geçebiliyorum.


 

İstanbul’u düşündüğümde bir süredir aklıma net bir görsel gelmiyor. Bunun sebebi ise var olan ile ilgilenmeden tasarlanan yapılar.


 

Mimari eğitimini Londra'da aldın, şuan İstanbul'dasın. Bu iki şehrin mimari tasarıma bakış açıları arasında keskin farklılıklar var mı? Yoksa artık yeni nesil tasarımcılar ile mimari tasarımın da daha gobal bir şekle evrildiğini düşünüyor musun?

Bu üzerine düşündüğüm bir konu, kimlik konusu. Güncel yapıları karşılaştırdığımda ait oldukları şehirlerin izlerini taşıyıp taşımadıklarını uzun süre tartışabiliriz. Ben herhangi bir şehri düşündüğümde aklıma ilk olarak o şehirle bağdaştırdığım yapı tipleri gelir. İstanbul’u düşündüğümde bir süredir aklıma net bir görsel gelmiyor, bunun sebebi ise var olan ile ilgilenmeden tasarlanan yapılar.

Kişisel ilgi alanlarından birisi de fotoğrafçılık. Nasıl başladı bu ilgin?

Annem ve babamın fotoğrafçı bir arkadaşları vardı, Hasan. Hasan bana bir analog kamera hediye etmişti, onunla başladım. Daha sonra yine aile dostumuz olan Ali Borovalı’dan etkilendiğimi hatırlıyorum. 14 yaşımda Londra’da daha sonrasında üniversitem olacak Central Saint Martins’de iki haftalık fotoğraf okulunu gittim ve mimari fotoğrafın beni ne kadar heyecanlandırdığını orada fark ettim!

Fotoğraf: Zeynep Tümertekin

Son dönemde başladığın yeni bir uğraşın var mı?

Kolaj yapmaya yeniden başladım. Bütün çocukluğum kolaj yaparak geçti, kesip yapıştırmak diye düşünmeyin, yemek yerken tabağımda bile kolaj yapardım.

İlham tazelemek için neler yaparsın?

Araştırma yaparım. Birikmiş fikirlerimden bir tanesine yüklenirim, asla ve asla karamsar olmam. Araştırmak bana her zaman çok iyi gelmiştir, bir konu hakkında bugüne kadar olmuş olanları okumak, izlemek ve geleceği düşünmek.

Hem Studio Mada'nın hem de kişisel olarak senin gelecek planlarında neler var?

Ben tasarım yapmak istiyorum, mimarlığın ritmi dışında tasarım yapabileceğim alanlar yaratıyorum. Studio Mada’nın gelecek planlarında tabi ki tasarlamak var fakat bunun dışında söyleşi serileri, workshoplar ve farklı ölçekte tasarımlar da yapmak var.


bottom of page