top of page
Tuna Mert

Duygu Turgut Gökpınar | DIY Proje Üreticisi


Duygu Turgut Gökpınar

Youtube kanalıyla Türkiye'nin en çok takip edilen "kendin yap" proje üreticisi Duygu Turgut Gökpınar ile İngilizce öğretmenliğinden tam zamanlı kendin yap içerik üreticiliğine geçiş sürecini, punch tutkusunu ve gelecek planlarını konuştuk.


Duygu Turgut Gökpınar kimdir?

19 Nisan 1989 tarihinde Giresun’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Giresun’da tamamladıktan sonra üniversite için Ankara’ya taşındım. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İngilizce öğretmenliği mezunuyum ve 8 sene öğretmenlik yaptıktan sonra 2015 yılında açtığım “Duygu’nun DIY Günlüğü” adlı Youtube kanalım ile hayatım başka bir yöne evrilmeye başladı. 2019 yılına geldiğimizde hayallerimin peşinden gitmek için öğretmenliği bırakarak kendime “Good Things” adlı bir stüdyo açtım ve günümüzde stüdyomda çeşitli atölyeler düzenliyorum, markalar için içerikler üretiyorum ve Youtube kanalım için videolar çekiyorum.
Kendimi Türkiye’deki “kendin yap” akımının öncülerinden biri olarak adlandırabilirim. Yeni şeyler denemekten, üretmekten, objelere amaçlarının dışında işlevsellikler kazandırmaktan ve eskileri değerlendirmekten keyif alıyorum. Aynı zamanda, kendin yap konseptini daha fazla insana ulaştırmak adına 2019 yılında “Sen de Yap!” Adlı TV programını sundum. Video çekmek amacıyla başladığı punch nakışı ise benim en büyük tutkum haline geldi ve bu alanda kendini geliştirmeye karar verdim. Son 3 senedir bu alana yoğunlaşarak birçok farklı malzeme deneyimlemeye ve bu nakış sanatıyla ürünler ortaya koymaya çalıştım. Bu birikimlerimin sonucu olarak 2020 yılında bu alanda bir kitap yazdım.


 

Aslına bakarsanız Youtube kanalımda yaptığım şey de öğretmenlikti, yani benim içimden geçen meslek hep öğretmenlikti. Bu nedenle İngilizce öğretmenliğini bırakıp tam zamanlı kendin yap üreticisi olmak benim için çok zor bir geçiş değildi.

 


İngilizce öğretmenliğinden kendin-yap (DIY) projeleri üretimine geçiş sürecinden bahsedebilir misin? Yaratıcı üretime nasıl başladın ve Sonrasında tam zamanlı kendin yap üreticisi olmaya nasıl karar verdin?

Çocukluğumdan beri kendim için bir şeyler yapıyorum aslında, sadece bu yaptığım şeyin “kendin yap” olarak adlandırıldığının farkında değildim. Oyuncak bebeklerime kıyafetler diker ya da kendim için kitap ayraçları yapardım. Üniversiteye gelince yaptığım projeler de büyümeye başladı. Sıfır dikiş bilgim olmasına rağmen kendime internet üzerinden bir dikiş makinesi sipariş ettim ve videolar izleyerek dikiş dikmeyi öğrendim.


Kendi kendime bir şeyler öğrenmenin ve başarmanın tadına bir kez varınca bırakamadım, sadece sipariş ettiğim ürünler değişti. Bu ürün bazen bir matkap oluyordu bazen de bir testere. 2015 yılında aktif olarak İngilizce öğretmenliği yaptığım sırada, sosyal medya üzerinden yaptığım kendin yap projelerini paylaşmaya karar verdim. “Duygu’nun DIY Günlüğü” adlı bir YouTube kanalı açtım ve yaptığım projelerin videolarını çekerek bu platformda paylaşmaya başladım. Ancak ilk videolarıma dönüp baktığımda bir tripodum bile olmadığını görüyorum. O yüzden sürekli ekipmanlarıma yatırım yaparak güzel videolar ortaya çıkarmaya çalıştım. O yıllarda kendin yap konsepti Türkiye’de daha çok yeni olduğu için videolarım sayesinde bu alanda öne çıkmaya başladım. Aslına bakarsanız Youtube kanalımda yaptığım şey de öğretmenlikti, yani benim içimden geçen meslek hep öğretmenlikti. Youtube’da bir bereyi nasıl örebiliriz ya da eski bir dolabı nasıl yenileyebiliriz onu öğretirken, okulda İngilizce öğretiyordum. Bu nedenle İngilizce öğretmenliği bırakıp tam zamanlı kendin yap üreticisi olmak benim için çok zor bir geçiş değildi. 2018 yılında kızımın da doğumuyla artık bir yol ayrımına geldiğimi hissettim çünkü artık zaman ayırmam gereken başka biri vardı hayatımda. Böylece İngilizce öğretmenliğini bırakarak hayallerimin peşinden gidip atölyemi kurdum.

Kendin Yap kavramı son dönemde Youtube ile hayatımıza girdi. Kendin-yap kavramı senin için ne ifade ediyor?

“Kendin yap” anlam olarak bir konuda uzman olmayı gerektirmeden ya da herhangi bir uzmandan yardım almadan evde kendi başına bir şeyler üretmeyi, var olan bir ürünü değiştirmeyi ya da geri dönüştürmeyi içeriyor. Bu trendin son yıllarda popüler olmasının nedeni ise bana göre “Ben yaptım” diyebilmenin verdiği haz. Tüketim çağında yaşadığımız gerçeği yadsınamaz ancak insanlar artık el emeği ürünlere daha fazla değer vermeye başladı. Bir ürünü satın almak yerine kendiniz yaptığınızda maliyeti düşerken maneviyatı artıyor. Ayrıca günlük yaşamın stresinden kaçmak isteyenler boş zamanlarını çeşitli hobilerle değerlendiriyorlar. Özellikle 2020’de yaşadığımız pandemi bu durumu biraz daha tetikledi diyebilirim. İnsanlar evde daha fazla vakit geçirip kendileri ile baş başa kaldıklarında bu zamanı verimli ve “kendileri için” bir şey yaparak geçirmeyi tercih etmeye başladılar. Benim için de bir “kaçış” olarak başlayan kendin yap konsepti şu anda hayatımın olmazsa olmazı ve aynı zamanda işim.

Duygu'nun Youtube kanalında paylaştığı kendin yap videoları binlerce kişi tarafından izleniyor.

Yeniden işlev kazandırma ve dönüştürme kendin yap projeleriyle birlikte anılan kavramlar. Sürdürülebilirlik, senin yaratıcı üretim sürecinde nasıl bir rol oynuyor?

Bir şeyi sürdürülebilir olarak adlandırabilmemiz için onun şu anki mevcut durumunu devam ettirebiliyor olması ya da kendini yenileyebiliyor olması gerekir. İşte bu noktada biz kendin yap üreticileri devreye giriyoruz ve bir şeyin kendini yenilemesine yardımcı oluyoruz. Yani kendin yap ve sürdürülebilirlik kavramlarının doğrudan ilgili olduğunu düşünüyorum ve bu kavram benim yaratıcı sürecimin de ana kahramanlarından biri diyebilirim. Kendin yap sürecinde sürdürülebilirliği iki şekilde sağlayabiliriz. Bunlardan ilki eski bir eşyayı formunu çok da değiştirmeden yeniden kullanılabilir hale getirmek. Örneğin komşumun artık ihtiyacı olmadığı için bahçeye bıraktığı bir dolabı alarak yenilediğim ya da atölyemde kahve köşesi yapmak için ihtiyacım olan masayı mağazadan satın almak yerine ikinci el eşyalar satan bir dükkandan alıp yenilediğim projelerim mevcut. Diğeri ise bir ürünü alıp ona yeni bir kimlik kazandırarak, bazen amacının dışına çıkarak tekrar kullanıma hazır hale getirmek. Örneğin çöpe gitmeye hazır olan eski bir araba lastiğini alıp evinize çok yakışacak bir pufa dönüştürmek gibi. Bu tarzda projelere hem bütçe hem de çevre dostu için elimden geldiğince çok yer vermeye çalışıyorum.

 

Tasarım tarzımı üç kelimeyle ifade etmem gerekirse; ulaşılabilir, amaca yönelik ve tutkulu olurdu.


 


Kendin-yap projelerinin yanı sıra aynı zamanda başarılı bir punch tasarımcısısın. Hobiden tutkuya dönüşen punch serüveni nasıl başladı?

Video içeriklerimi seçerken elimden geldiğince farklı alanlardan projelere yer vermeye çalışıyorum. Yeni bir şey gördüğümde mutlaka onu deneyimlemeye çalışırım ancak bunlardan çok azı tutkum haline gelmiştir, ta ki punch iğnesi ile tanışana kadar! Videosunu çekmek amacıyla aldığım punch iğnesi o günden sonra hayatımın en büyük tutkularından biri haline geldi. Kalem şeklindeki bir iğnenin içinden ipi geçirip, iğneyi kumaşa batırıp çıkarma yöntemiyle yapılan işlemelere punch nakışı deniliyor. Punch nakışının tarihi net olarak bilinmese de orta çağda halı yapımına, hatta antik Mısır dönemine kadar dayandığı düşünülüyor. Bu kadar eski bir geçmişe sahip olan bu hobi son 10 yılda yeniden ivme kazanarak modern projelerde karşımıza çıkıyor. Benim ilgilendiğim alan da modern punch nakışı diyebilirim.
Bu iğneyle yapabileceğiniz projelerinin sınırının olmaması, birçok farklı ip ve kumaşla çalışma imkanı olması beni en çok etkileyen özellikleri oldu. Her gün kendimi bu konuda biraz daha geliştirmek için çalıştım, kendi deneyimlerimi yurtiçi ve yurtdışında atölyeler sayesinde yüzlerce insanla paylaştım. Ancak atölyeler ile ulaşabildiğim kişi sayısı sınırlı olduğu için deneyimleri daha fazla kişiyle paylaşabilmek, punch iğnesi ile yapılabilecek ürün çeşitliliğini gösterebilmek ve aynı zamanda bu alanda Türkçe kaynak bulmak çok zor olduğu için bir kitap yazmaya karar verdim. Bu kitap sayesinde tutkumu bir adım daha ileriye taşıma şansım oldu ve hala punch iğnesi ile yeni ürünler tasarlayıp üretmeye devam ediyorum.

Yakın zamanda Studio Good Things adında kendine ait bir atölye kurdun. Hem çeşitli workshoplar düzenliyorsun hem de kendi üretimine bu atölyede devam ediyorsun. Atölyenden biraz bahsedebilir misin?

Studio Good Things benim için çok yönlü bir çalışma alanı aslında. Bunlardan ilki atölyecilik; Türkiye’de son birkaç yıldır yaygınlaşmaya başlayan atölyecilik kavramını yaşadığım şehir olan Adana’ya getirmek istedim. Her hafta makrome, punch nakışı, dokuma gibi el sanatları ya da kişisel gelişim konularında çeşitli atölyelere ev sahipliği yapıyoruz. Stüdyonun bir diğer yönü ise benim için içerik üretim merkezi olması. Kendi sosyal medya hesaplarım ve markalar için ürettiğim tüm video içerikleri de yine Studio Good Things’te ortaya çıkıyor. Stüdyonun son kullanım amacı ise satışını yaptığımız ürünlerin tasarım, üretim ve depo alanı olması. Hazırladığımız kitler ile insanların evde rahatlıkla sevdikleri hobiler ile ilgilenmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Ayrıca punch ile ilgili yeni ürünler tasarlayıp paylaşıyoruz.


Stüdyonda çalışırken olmazsa olmazların var mı?

Çalışırken sürekli dinlediğim bir çalma listem var. Ne zaman odaklanamadığımı hissetsem bu çalma listesinin açık olmadığını fark ediyorum ve hemen onu açıyorum. Ayrıca çalışırken tüm malzemeler gözümün önünde olsun isteyenlerdenim. Bu durum çoğu zaman dağınık bir stüdyoya sebep olsa da yaratıcılığın biraz dağınıklık gerektirdiğini düşünüyorum. Ve tabii kahve benim olmazsa olmazlarımdan, çalışırken bir fincan kahve mutlaka bana eşlik eder.


 

Yaptığım en büyük hata sürekli bir şeyler üretmem gerektiğini düşünmek olmuştu. Bu yüzden hiç durmadan bir şeyler üretmeye çalıştığım, çıkış yakaladığım zamanların inişleri de çok sert oldu.


 



İlham tazelemek için neler yaparsın?

Kendin yap dünyasına yeni adım attığım zamanlarda yaptığım en büyük hata sürekli bir şeyler üretmem gerektiğini düşünmek olmuştu. Bu yüzden hiç durmadan bir şeyler üretmeye çalıştığım, çıkış yakaladığım zamanların inişleri de çok sert oldu. Kendimi hem fiziki hem de zihinsel olarak oldukça yorgun hissettiğim dönemler oldu. Bu kötü deneyimin ardından “ara vermenin” yanlış olmadığını anladım. Şimdilerde ne zaman ilhamımın yetersiz olduğunu hissetsem ara verip ailemle zaman geçirmeyi, seyahat etmeyi ve sevdiğim diğer şeylere zaman ayırmayı tercih ediyorum. Verdiğim bu aranın ardından tazelenmiş olarak yeniden yaratıcı üretim sürecime dönüş yapıyorum.

Gelecek planlarında neler var?

Yaptığım işi hem sanatsal hem de iş dünyası açısından daha global bir hale getirmek istiyorum. Yurtdışında birkaç kez atölye düzenleyerek ve kitabımı İngilizce yazarak küçük adımlar atmaya çalıştım. Önümüzdeki dönem bu adımlarımı biraz daha büyütmeyi ve kendin yap üreticileri arasında sağlam bir yer edinmeyi hedefliyorum.

BASILI EDİSYONLARI KEŞFEDİN

bottom of page