top of page

Carla Accardi’den Nuvola Project’e: Bir Derin Anlama Tekniği Olarak Dijital Sanat ve Gözlemlerim



Yapay Zeka Hukuku alanında uzmanlaşan ve yeni teknolojileri anlamaya çalışan biri olarak tüm insanlık için önemli bir konuyu burada kendi gözlemlerimle birlikte ifade etmek istedim. Metaverse, NFT, Blockchain, AI konuştuğumuz bu çağda, bir çoğumuz bu teknolojilerin bize sunduğu fırsatları otomatik adımlarla takip etmek ve teknolojinin sunduğu fırsatlardan sınırsız yararlanmak için etik kaygılar, gizlilik açıkları, ayrımcılığa neden olma, temel haklara aykırılık gibi önemli unsurları bir yana bırakıyoruz ve pandemiden bize kalan bir mirasla yemek tercihlerimizi dahi bir mobil aplikasyonla paylaşıyoruz. Bir gün verilerimizin çalındığı, sızdığı, hiç tanımadığımız ve yolda belki selam bile vermeyeceğimiz kimselerin eline geçtiği haberi ile uyandığımız o sabah kısa bir kahve sohbetinin konusu olan bu esasında çok büyük olay, kahve ile uyandığımız o gün insan onurunun, etik değerlerin, temel haklarımızın ne kadar etkilendiğine dair bizi uyandırma servisi kadar uzunlukta uyandırıyor ve normal yaşama geri dönüyoruz.


Roma’da bir sabah şu çok merak ettiğim metaverse deneyimini yaşamak için arkadaşlarımla Palazzo Cipolla’da küratörlüğünü Serena Tabacchi’nin yaptığı “Ipotesi Metaverso” sergisini ziyaret ettim. Bu benim belki çok geç ancak ilk dijital sanat deneyimimdi. Her yerde teknoloji okuryazarlığım ve hukukçu vasfımla anlayabilme, muhakeme, yorumlama kabiliyetim geliştiği için rahatlıkla anlatabildiğim teknolojinin hangi etik ve hukuksal sorunlara neden olabileceği hipotezim o gün kafamda bir başka başlık açtı. Hukukta haklar soyut olarak anlattığımız ve ancak bir hakimin kararı ile bedenleşen bir şeydi ve bu dijital sanatlar için de böyleydi. Dijital sanatın arkasında yer alan algoritmaları bir çıktı halinde sanat eserinin yanına yerleştirdiğimizde ya da bunu bir barkod olarak sunduğumuzda bir anlam ifade etmeyen ancak barkodu okuttuğunuzda karşınıza algoritmaların bedenlenmiş haliyle muazzam bir yapının sunulduğu o an anladığımız, bizim için bir şey ifade eden an.


Bir salonda algoritmalar, piyanonun otomatiğe alınmış tuşları birlikte hareket ederken, siz müzikle dans ettiğinizde algoritmanın anlık hareketlerinizi sayısallaştırdığı görüyorsunuz ve tabloda kendinizi canlı canlı hareket ederken gördüğünüzde, sayılar konusunda iyi olmayan birinin dahi görsel ve işitsel bir nesneye döndüğünde sayılarla etkileşiminin kolaylaştığına tanık oluyorsunuz.


Gurur duymanın ötesinde Türk sanatçımız Refik Anadol’un algoritmik duygu heykeli ise (ki ben böyle nitelendiriyorum) size bir tedavi yöntemi olarak sunulabilecek ve beyin fonksiyonlarınızı düzenleyebilecek bir düzeyde anlam ifade ediyordu. Yarım saat bu eserin önünde izlemeniz sizin nöronlarınızla iyi bir etkileşim kurması açısından üzerinde çok durduğumuz bir kavramı da tekrarlıyordu. Makine-insan etkileşimi. (Human-Machine Interaction)


Ipotesi Metaverso, Refik Anadol, Fotoğraf: Luca Perazzolo

Nuvola project ise kapılarını Palazzo Merulana’da Roma’nın hafizasını algoritma, blockchain, cloud compiting sistemine aktarmanın mümkün olduğu projesi ile açmıştı. Bir resimle, resmi yapan sanatçının atölyesine, onun şartlarına dönüyordunuz ve o tabloya her zaman baktığınızdan farklı bakıyordunuz. O dönem sanatçının söylediği sözler tablo ile birlikte artırılmış bir gerçekliğe dönüşüyordu ve hayalinizi ve anlama yeteneğinizi destekleyen bu teknoloji, mekanı, sizinle birlikte gezen o dönemin sanatçıları ile dolduruyordu. Massimo ve Gaia ile yaptığımız ufuk açan sohbetin ana nüvesi ise şuydu: Dijital sanat, yeni teknolojilerin ve özellikle yapay zekanın etik, temel haklara zarar vermeyen, ayrımcılık yapmayan, manipüle etmeyen bir şekilde kullanımı için bir desen, prospektüs, manifesto, kullanım rehberi olabilir mi?


Palazzo Esposizioni’de sergisi devam eden Carla Accardi, döneminin bir “Encryption, Mahremiyeti Artıran Teknolojiler Tasarımcısı” olduğundan haberdar mıydı bilmiyorum ancak çalışmalarının bundan sonraki dönemlerde asimetrik, taklit edilemeyen, benzersiz çizgiler sanatına konu etmesinin gizliliği, mahremiyeti koruyan ve mahremiyeti artıran teknolojilerin baştacı olabileceği zihnimin kıvrımlarına yerleşti. Yaptığı dışarıdan görünür şeffaf odalar ise şeffaflığı temsil ederken bir yandan da kişilerin kendi verilerini alenileştirmesinden elde edilen verilerin ancak onların çizdiği sınırlar çerçevesinde kullanılabileceğini de gözler önüne seriyordu.

 

Carla Accardi, İtalyan soyutlamacılığının en önemli temsilcilerinden

DİJİTAL SANAT, YENİ TEKNOLOJİLERDE ETKİ DEĞERLENDİRMELERİNİN SOMUTLAŞTIRILMASININ EN İYİ ARACIDIR.

 


Yüksek risk içeren yapay zeka sistemlerinde, sistemik risklerde, özel nitelikli kişisel veri işlemede, insan haklarına, etik değerlere aykırılıkların tespiti için İnsan Hakları, Etik Etki ve Gizlilik Etki değerlendirmelerinin birlikte yapılması gerekiyor ve bu testlerin diğer testler kadar kolay olmadığını söyleyebilirim. Her ne kadar çeşitli metrikler, skorlama sistemleri ve makine değerlendirmeleri söz konusu olsa da yeterliliğin düzeyi insan unsuruna da bağlı olacak. Bundan kastım şu, biz korumayı etik etki değerlendirmelerine ya da insan hakları etki değerlendirmelerine bırakmadan, öncelikle kendi süpervizörünü bilinçli olarak ataması gereken insanın farkındalığını bu konuda geliştirerek yapabiliriz. Neden süpervizör diyorum çünkü AI, Avrupa’da yapılan EU AI Act düzenlemesi sonrası bir temsilci, süpervizör olarak görülmelidir. Bundan fazlası olarak görmenin hiç bir toplum için yararı yoktur. O nedenle egemen irade olan insan ancak özgür iradesi ile egemenliğini yapay zeka sistemlerine ya da yeni teknolojilere devretmelidir ve limiti kendisi belirlemelidir.

 

Burada altını çizdiğim kavram özgür irade ve özgür irade düzeyini oluşturacak olan bu teknolojilerin yıkıcı etkilerinden doğan zararlar konusunda farkındalıktır. İşte bu nedenle dijital sanatın, bu farkındalık düzeyini artırmak, teknolojiyi sınırlı, sorumlu ve hesap verilebilir olarak kullanmak, en önemlisi okuryazarlığı artırmak konusunda olumlu bir etkisi vardır. Kaygısı yoktur ancak etkisi vardır. Sentetik verilerin oluşturulması, mahremiyeti artırıcı teknolojilerin geliştirilmesi ve gizliliğin korunması açısından muazzam bir deneyim ve bilgi birikimi, dijital sanatın içerisinde hakimdir.

 

Biliyoruz ki, sanat tarihler boyunca insanın duygu, düşün dünyasını beslemiş, krallar devirmiş, bir çağı aydınlatmış, karanlıklardan reformlar yaratmıştır. Dijital sanat ise bize yeniden unuttuğumuz o anları bir tiyatro sahnesi gibi önümüze getirerek, anlayamadığımız ne varsa anlamlandırmamızı ve karar sistemimizi olumlu anlamda düzenleyecek müthiş bir gücü elinde barındırmaktadır.

 

Şimdi dijital sanatı daha çok takip etme ve bir de gözlemlerim çerçevesinden bakma zamanı.


Ipotesi Metaverso, Fotoğraf: Luca Perazzolo

bottom of page