top of page

Mercado Pop-Up #1 | Barış Çavuşoğlu


Sanatçı Barış Çavuşoğlu & Küratör Begüm Güney

Mercado Pop-Up #1 yeni sayımız Kontrol Yanılsaması için sanatçı Barış Çavuşoğlu’nun özel olarak ürettiği enstalasyonun da bulunduğu RTV-2HRP sergisi ile hayata geçti. Bilgili Sanat partnerliğiyle, Begüm Güney küratörlüğünde gerçekleşen sergi yalnızca 3 saat boyunca deneyimlendi.

Mekan: The Ritz-Carlton Residence İstanbul

Ses partneri: Juststandart

Fotoğraf: Emirkan Cörüt





Sergi adını tanımsız bir kod RTV-2HRP, kendisini oluşturan materyaller ile tanımlamaktadır. Hislerden arındırılmış bu tanımlama, mekanik ve dijital fizikselleşen beklenmedik biyolojik bir bedensi formu andırmaktadır.  Üç metre yüksekliğinde izleyicisine doğru eğilen, parçalı uzuvlarına bağlı- 9 ekran ile 2 boyutta hareketli yeni bir dil kullanan 50 silikon parça ve 150 kilogram HRP metal iskeleti bir arada tutan 550 somun ve 600 cıvatadan oluşmaktadır.Bu oluş, varoluşundan uzaklaşmakta olan biyomorfik bir bedeni anıtsılaştırmayı amaçlar. Kinetik bir dil ile sürekli iletişim kurduğu ekranları dışında köşesizliği mutasyona uğramış yeni bir strüktür - beden tasvirini doğrular niteliktedir. Bu 32X16 cm’lik LED modüller kırmızı bir arkaplan üzerinde İngiliz matematikçi John Horton Conway tarafından 1970 yılında tasarlanan ‘The Game of Life’ simülasyonunu gösteriyor. Sanatçının sembolik bir dil olarak kullandığı bu oyun, son derece basit, iki boyutlu bir hücresel otomatın nasıl karmaşık dinamik sistem özellikleri sergilediğini gösteren şaşırtıcı bir örnek sunuyor. Oyun sıfır oyunculudur. Kimse tarafından oynanamayan bu insansız oyunun evreni tıpkı sanatçısı tarafından insansılıktan sıyrılmış bu metal formda olduğu gibi kendi evreninin kurallarıyla şekillenmektedir.Sonsuz iki boyutlu dikey ızgaraların kare hücreleri; iki durumda varolurlar: ölü veya diri. Her hücre, yatay, dikey veya çapraz olarak bitişik olan sekiz komşusuyla doğrudan etkileşim kurar. Herhangi bir hücre için her adımda aşağıdaki değişikliklerden biri gerçekleşir:


Bir canlı hücrenin, ikiden daha az canlı komşusu varsa ‘yalnızlık’ nedeniyle ölür.

Bir canlı hücrenin, üçten daha çok canlı komşusu varsa ‘kalabalıklaşma’ nedeniyle ölür.

Bir canlı hücrenin, iki ya da üç canlı komşusu varsa değişmeden bir sonraki kuşağa kalır.

Bir ölü hücrenin tam olarak üç canlı komşusu varsa yeni bir canlı hücre oluşturur.


Oyuna dair Wikipedia’dan da ulaşabileceğiniz bu bilgiye bilhassa yer veriyorum. Çünkü 2 boyutlu hareketli görüntülerle yaşam ve ölüme dair varoluşsal soruların ele alındığı dünyevi sayılamayacak bu 3 boyutlu hücresel kurgu yapı metaforlarla dolu bir bedendir.Yaratılan bir kimliksizliktir.





Fütüristik bir estetikle inşaa edilen bu metalik gövdenin tarihsel referansları üzerine de düşünelim. Akıl-beden ilişkisine odaklanılan Rönesans ve Aydınlanma Çağı ile birlikte saat, piston gibi makinelerin günlük hayata girmesi bedenin bir makine olarak algılanmasına neden olmuştur. Rönesans`dan modernizme kadar beden plastik bir dil, estetik bir nesne olarak ifade edilirken bugün yapay zeka ve yeni dijital, robotik teknoloji düzeyinde kontrolü kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan insanı kendi zamanı içinde imgeleyen bu enstalatif yapıt, dili kabul ettiğimiz ‘game of life’ oyununu dahil olabilen bir ‘oyuncu’ bile olmaksızın içinde bulunduğu bu hayat temsilini yalnız ve kalabalık, steril ve kaotik, hayal ve gerçek, kurgu ve spontane gibi kavramlarla oluşturduğu çelişkili bir ilişkisizlikle anlamlandırmaya çalışmaktadır. Pratiğinde sıklıkla tekrarladığı tuhaf görsel alan gelecek kaygılı bir yarına değil bugüne dair bir form üretir.


Tekinsiz ifadesi distopik değildir. Tahrip edilmiş ya da ham ve ıssız bir alanda gösterilmesi tercih edilir. Bir yalnızlık ikonu gibi sıkıştırıldığı alanda yükseldiği, camlarla gökyüzüne ve ötesine açılan bu sergi mekanında tek başına durur. Neredeyse renksiz bu yalnız bedenin, renkli ekranlarıyla kurduğu metafizik dili kendini doğrudan ele vermeyen melez biçimler ile hep uzak ve mesafelidir. Yakınlık kurabileceğimiz tanıdık her unsurdan/parçadan/idealize her uzuvdan sıyrılan bu yeni bedene lütfen yaklaşın. Yaratıcısı olan sanatçısı tarafından dokunsallıktan uzak, biyolojik bedenin kırılganlığından sıyrılmış uzayan genişleyen ve hareket edebilen değişebilen ve eklenen - eksiltilen üretilerek çoğalmaya devam eden paralel bir evrenin bedenleri doğar. Sürekli bir değişim ve oluşum-parçalanma durumunda olduğu için onu istikrarsız bulabilirsiniz. Bu istikrarsızlık uyumlu hale gelmekle ilgilidir.

Temsili bir bedeni anıtsılaştırmayı amaçladığı enstalasyonuyla Çavuşoğlu dilindeki tüm farklılıklarına rağmen ‘var olan’ ile ilgilenir. Varlık olarak beden anlamını ruhla bulmaktadır. Beden ancak böylelikle anıtsallaşır.


Küratör Begüm Güney














bottom of page