Elif Erdem | Tekstil Tasarımcısı
- Onur Çoban
- 7 Ağu
- 4 dakikada okunur

Image by Sinan Aruser
Elif Erdem, ipliği yalnızca bir malzeme değil, kişisel bir ifade biçimi olarak ele alıyor. Cesur renk seçimleri, deneysel formları ve rastlantısallığı kucaklayan üretim biçimiyle, tekstil tasarımını bireysel bir arayışa dönüştürüyor. Sanat eğitimi sırasında kendini kumaş ve renklere kaptıran Elif, kurallar yerine sezgilerine güvenen yaklaşımıyla, Hot Mess adını verdiği markası üzerinden hem kendi iç dünyasını hem de alternatif bir tasarım dili inşa ediyor. Rave kültüründen 2000’ler Londra’sının grunge estetiğine uzanan referanslarıyla, giysi tasarımını bir alt kültür manifestosuna dönüştürüyor. Her ilmeğinde kişisel bir hikâye taşıyan işleri; estetikten öte, duygusal ve politik bir ifade alanı yaratıyor.
Elif’le Hot Mess’in çıkış hikayesini, üretim sürecindeki rastlantısallığı, müzikle kurduğu ilham ilişkisini ve tekstil tasarımına yüklediği anlamları konuştuk.
Röportaj: Onur Çoban
Elif Erdem kimdir? Kısaca kendinden bahsedebilir misin?
23 yaşında, kendi iç dünyasını dışa vurmayı hedeflemiş, ipliklerle oynamayı seven bir tasarımcıyım. Tekstil, kendimi bulmamda en çok yardımcı olan alan oldu. Sanat alanında eğitim alırken ne yapacağıma karar veremezken kendimi renklerle ve kumaşlarla oynarken buldum.
Aslında küçüklüğümden beri moda tasarımcısı olmak istiyordum ve hep bunun hayalini kurardım. Fakat bulunduğum konumdan dolayı her şey çok uzak gelirdi. Ama her şeye rağmen üretmeye başladım ve güzel geri dönüşler aldıkça daha çok üretmeye devam ettim.
Sanırım başarımı ve üretkenliğimi, kendimden başkasını dinlememeye borçluyum. O an aklıma ne gelirse hemen üretirim; asla ertelemem. Beni ben yapan özelliklerimi HOT MESS sayesinde fark ettim diyebilirim. Tasarlamayı ne kadar sevdiğimi, herhangi bir kural düşünmeden hayalimdekini yansıtabilmeyi öğrendim.
courtesy Elif Erdem
HOT MESS nasıl başladı? Seni bu pratiğe çeken neydi?
Hot Mess, İzmir’de üniversite okurken başladı diyebilirim. Hep bir şeyler üretme peşindeydim ama nereden başlayacağımı, kendimi nasıl ifade edeceğimi bilemediğim bir dönemdi. Bir gün evde otururken GIRLI isimli sanatçının Hot Mess adlı şarkısının klibine denk geldim. Resmen o şarkı ve klip, kendimi ifade etmek istediğim her şeydi.
Hot Mess isminin gerçekten benim yaşam tarzıma ve kişiliğime çok uyduğunu düşündüm. “Tamamen bana ait bir kimliği bir marka olarak sunabilir miyim?” sorusunu onayladıktan işe koyuldum. Logomu tasarladım, marka kimliğini oluşturdum, illüstrasyonlar çizdim. En yakın iki arkadaşımla hemen bir çekim yaptık ve bir sürü içerik hazırladım. Düşündüğümden daha fazla ilgi görünce bu da motivasyonumu çok artırdı.
Girişken enerjimi sonuna kadar kullanmaya ant içmiş şekilde devam ettim ve hâlâ ediyorum. Hedeflerim oldukça büyük ve bu işi çok severek yapıyorum; sanki Hot Mess’i yaşatmak için doğmuşum gibi hissediyorum.
“Trendler ya da neyin moda olduğu hiçbir zaman odağım olmadı ve istesem de uyum sağlayamadım. Sanırım Hot Mess’i farklı yapan en önemli faktör de bu.”

courtesy Elif Erdem
Renk ve form seçimlerin çoğu zaman cesur. Bu kararları neye göre veriyorsun?
Genelde renk ve form seçimlerimi aklımdan nasıl geçerse öyle yapıyorum. Genel renk kurallarını ya da kıyafet kalıplarını umursamam; ipliğin dokusuyla ilgilenirim. Tasarım konusunda plan yapmamayı ve sürece güvenmeyi çok seviyorum çünkü asla ne çıkacağını bilemiyorsun, bu da bana heyecan veren bir süreç. Planlı ve kurallı ilerlemektense deneyerek ilerlemeyi seçiyorum. Aslında tasarımlarımın özgünlüğü de biraz buradan doğuyor diyebilirim.
Üretim süreci ne kadar planlı, ne kadar rastlantısal ilerliyor? Bize biraz çalışmalarındaki üretim sürecinden bahsedebilir misin?
Üretim sürecim daha çok bir ihtiyaçla başlıyor. Giymek istediğim ama hiçbir yerde bulamadığım şeyler oluyor. Üretim sürecinde en çok “bulunamayanı” tasarlamayı hedeflerim. Özellikle daha niş bir kitleye hitap ettiğim için tasarımlarımı bu kitleye uygun şekilde planlıyorum.
Genelde iplik seçim süreci rastlantısal oluyor. Sonrasında “Bu iplikle ne tarz tasarımlar çıkarabilirim? Bu renklerle nasıl bir uyum yakalayabilirim? Nasıl kombinlenebilir?” gibi soruların cevaplarına göre tasarımı çizip üretmeye başlıyorum. Her şeyi kendim, tek başıma üretiyorum; bu da bütün sürece fazlasıyla hâkim olmamı sağlıyor. Sürece hâkim olduğum için yaratıcılığım ve tasarımsal bakış açım daha çok gelişiyor.
Tasarım süreci ve çıkan ürün bazında bugüne kadar seni en çok heyecanlandıran çalışman hangisiydi?
Kesinlikle Pain Translated Into Texture isimli tez projemdi. Tekstil tasarımı öğrencisi olarak hocalarıma ve en başta kendime kendimi kanıtlamam gerekiyordu. Okulu hakkıyla bitirmek ve sınırlarımı zorlamak için çarpıcı bir konu seçmiştim: Kadınların manevi yaraları ve travmaları fiziksel bedene yansısaydı nasıl görünürdü?
Pain Translated into Texture, courtesy Elif Erdem
Hem toplumsal açıdan bir etki yaratmak hem de Hot Mess’e sanatsal bir vizyon katmak istiyordum. Yani örgüyü ne kadar ileri taşıyabilirdim? Tasarım süreci benim için oldukça duygu doluydu. Bu projede örgü üzerine keçe uygulamaları yaptım. Hem beni çok heyecanlandırdı hem de örgüye yeni bir anlam kazandırmış oldum.
Kendi görsel dilini kurarken hangi alanlardan etkileniyorsun?
Kesinlikle müzikten çok etkileniyorum. Müzik kültürünün özellikle modayı şekillendirmesi, bence dışavurumun en güzel ifadesi. Hikâyesi ve frekansı olan her alandan etkilenirim ama beni en çok etkileyen alan, rave kültürü oldu diyebilirim.
Hot Mess’i kurarken 2000’ler London grunge kültürü, 1990’larda Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra Batı ve Doğu Berlin’in birleşmesiyle ortaya çıkan karmaşık rave kültürü beni çok besledi. Self-expression’ın tavan yaptığı, yepyeni ve özgür bir kültürün yayılması ve günümüze kadar gelen bu müzik kültüründen ilham almayı çok sevdim. Özellikle Türkiye’de bu alanda üretim yapmak, işlerimi daha özgün kılıyor. Burada yeni bir kültürün doğmasına ve denenmesine olanak sağlıyor.
Images by Sinan Aruser
Gelecek için heyecanlı mısın? Planlarında neler var?
Gelecek için çok heyecanlıyım. Sevdiğim işi yaptığım için her gün daha hevesli ve istekli devam ediyorum. İnsanlara ulaştıkça duyulduğumu hissediyorum; duyulduğumu hissedince de daha çok üretmek ve paylaşmak istiyorum. Özellikle üretkenliğimin diğer tasarımcı ve sanatçı adaylarına ilham verdiğini görmek benim için çok değerli; bu da ülkemiz için güzel bir umut.
Gelecek planlarım arasında en çok istediğim şey, global bir şekilde ilerlemek. Türkiye’de birçok sanatçı ve tasarımcıyla çalışıyorum ama sınır tanımadan, en büyük resmi kendime hatırlatıp büyümek istiyorum. Hot Mess’i dünyaya taşımak ve tasarım dünyasına yön verebilecek şekilde büyümeyi hedefliyorum.