top of page

LG OLED Objet Collection ile "Kendi Estetiği"


Studio Pinprick, Laris Kilimci, Maral Taşkırıcı


Kendi özgün estetik dilleri doğrultusunda üretim pratiklerini şekillendiren Laris Kilimci, Studio Pinprick ve Maral Taşkırıcı’nın yaratıcı dünyalarını, LG'nin yeni kullanıcı deneyimleri sunmak üzere tasarlanan stil sahibi yeni ekran serisi LG OLED Objet Collection’ın Easel ve Posé modellerinde keşfediyoruz.

Fotoğraf: Oastabis


 

LARİS KİLİMCİ

LG OLED Objet Collection Easel & Laris Kilimci

Üretmeye başladığın eksen nasıl belirdi?

Özgürlük. Doğuştan kendini ifade etmenin farklı her yolunu seven biriydim; müzik, dans, görsel sanatlar. İşitsel ve görsel sanatlar birbirini besleyen sekmeler diye düşünüyorum. Hele de sinestezik bakış açısına sahip biri olarak bazı şeyleri desenlerle görselleştirmenin beni rahatlattığını gördüm, aynı zamanda müzik ve danstan farklı olarak yapılan şeyin somutluğu hayatın belirsizliği içinde rahatlatıcı bir etkiye sahip oldu bende.


Yaratıcılığına ivme kazandıran başlıklar hangileri?

Müzik, özgürlük, dans, aşk ve alternatif dünya olasılıkları.


Seyrinde kendini bulduğun yer neresi?

Saçlarımda rüzgarı hissettiğim, dogmalardan uzak hissettiğim, güneşi ve anı hissettiğim yer. Bir arkadaşımın deyişiyle o anda gözümde şimşekler çakıyor, hayata farklı bir perspektiften bakınca bazen çok basit, anlık şeyler bile sihirli gelebiliyor.



 

STUDIO PINPRICK

LG OLED Objet Collection Posé & Studio Pinprick

Üretmeye başladığınız eksen nasıl belirdi?

Çalışmalarımızı nakış ve dokuma gibi geleneksel yöntemler kullanarak üretiyoruz. İşlerimizin temelini ise “punch needle” tekniği oluşturuyor. İplikle boyama tekniği olarak da bilinen bu yöntem, bizim için işlerimize atfedebileceğimiz en sevdiğimiz tanımı.


“Punch needle” ile bir ihtiyaç sonucunda tanıştık. Salonumuzdaki salıncak için resimli yastıklar arıyorduk ve istediğimiz gibi bulamayınca üretmeye karar verdik. Covid olduğumuz dönemde de bu teknik ile daha neler yapılabilir diye merak etmeye başladık. Merakımız ortak üretimimizi destekledi ve Studio Pinprick’i kurduk. İkili orak geleneksel yöntemleri kullanırken, dijital dünyadan da kopmayacağımız bir üretim yolu çizdik. Farklı disiplinlerden geldiğimiz için ilham kaynaklarımız ve üretim yöntemlerimiz çeşitlilik gösteriyor olsa da ortak işlerimizde sentez oluşturabiliyoruz. Bu sebeple çalışmalarımızda dualiteyi önemsiyoruz.


Resimlerin üretimi tamamlandıktan sonra, onları görmeyi hayal ettiğimiz mekanlar kurgulayıp render’larını alıyoruz. Geleneksel ile dijital dünya arasında üretmek için kurduğumuz Studio Pinprick bir ihtiyaç sonunda ortaya çıktı aslında.


Yaratıcılığınıza ivme kazandıran başlıklar hangileri?

Hayrettin : Yaratıcı düşünme tekniklerini öğrendiğim kıymetli hocam Faruk Atalayer, mitolojik hikayeler, OpenAI, midjourney, vimeo staff picks, filmler ve diziler, mekan tasarımları, haftalık keşfet listem, moda, gastronomi, erken uyanmak, spor, doğa yürüyüşleri, bisiklet turları, yerel esnafla tanışmak, süreci yaşama keyfi ve dostlarımızla yaptığımız verimli sohbetler…


İsmail : Ben teori temelli bir eğitim aldığım için okuyarak daha çok besleniyorum. Felsefe, ezoterik öğretiler, semboller, antik uygarlıklar, spekülatif tarih en çok ilgimi çeken ve araştırdığım konular. Bunun yanında biyografi okumak bana çok ilham verici geliyor. Dinlediğim podcast’ler ve sesli kitaplar da bu konuların türevlerinden oluşuyor. Fikir geliştirirken genellikle bisiklet sürüyorum ya da yürüyüşe çıkıyorum.

Ayrıca arkadaşlarımızla yeni üretim ve fikirlerimizi paylaştığımız buluşmalar bizim için en büyük ilham kaynağı.


Seyrinizde kendinizi bulduğunuz yer neresi?

Yastık ürettiğimiz dönem denemek istediğimiz her şeyi denedik. Örneğin, “Wonderland” serimiz ilk etapta yastıklar için çalıştığımız bir desendi. Mamut Art Project’e başvuru yapacağımız dönemde ölçek büyüttük ve ilk resimlerimizi ortaya çıkarmaya başladık. Anonim bir kahramanın varoluş hikayesini izlediğimiz seri ile sergiye katıldığımızda biz de kendimizi arıyorduk düşününce. Bu dönemde ayrı fikirlerimizi eskizlerle birbirimize sunup hangilerini geliştireceğimize karar verip daha sonra üretim kısmında işleri paylaşmaya başladık. Bu noktada ortak bir tarz oturttuk.

Beraber üretirken fark ettik ki biz ayrım yapmadan var olan her şeyi birey olarak görüyoruz. Hayvanları, bitkileri, dışarıda kalan, görünmez olan, aykırı duran figürleri resmetmeyi seviyoruz. Hem de hepsi gözümüzün içine bakar halde, hepsi birer özne ve görünür durumdayken. Bunun yanında maskeler ve makyajlar, patlayan renkler ve normalde hayatımızda bu kadar yeri olmayan kırmızı renk. Kırmızı renk ve tonlarının ortak tarzımızda büyük bir yeri var.



 

MARAL TAŞKIRICI

LG OLED Objet Collection Posé & Maral Taşkırıcı

Üretmeye başladığın eksen nasıl belirdi?

Resimlerimin kâğıt ve tuval gibi geleneksel medium’lardan yaptığım seramik işlerin üzerine geçiş süreci aslında pratiğimi boyutlandırmak istememle gelişti. Bu süreçte obje tasarımı eğitimi almamın da etkisi oldu tabii. Tasarıma olan merakım beni farklı bir disiplini keşfetmeme itti diyebilirim. Seramik ile kendime çizimlerimi yapabileceğim üç boyutlu farklı yüzeyler oluşturmaya başladım. El ile şekillendirerek yaptığım amorf formların yanı sıra günlük hayatın parçası olan “everyday objects” dediğimiz vazo, küllük, yemek takımı gibi işlevsel sanat objeleri de tasarlıyorum.


Yaratıcılığında ivme kazandıran başlıklar hangileri?

Modern zamandaki ait olma duygusu, arzu ve duygusal esaretlik gibi kavramları sorguluyorum işlerimde. Özellikle kadın figürleri etrafında kurduğum hikayelerde kadınların toplumdaki rollerinin karanlık taraflarına yöneliyorum. Kişisel bir noktadan bakıldığında biraz da ait olduğum dünyadaki yaşam mücadelemden izlenimlerimi yansıtmaya çalışıyorum. İşlerimde doğayla iç içe olan yalnız kadınlar, kaçmaya çalışan tavşanlar ve bu tavşanlara ok atan melekler var. Hem figüratif hem de soyut bir dili olan organik motifler ile romantik sahneler kuruyorum. Aslında kapitalist bir sistemde yaşayan toplumun karşısında hayal gücünün ve duyguların sınırsız olduğu sahneler bunlar.


Seyrinde kendini bulduğun yer neresi?

Yavaş üretimi seviyorum. Seramik, malzemenin doğası gereği zaten zaman alan ve tecrübe gerektiren bir disiplin. Malzemeyi ve tekniği tanıdıkça sınırlarımı genişletiyorum. İşlerime geleneksel seramik sanatı için aykırı görülebilecek detaylar ekleyerek desenlerimle aralarında akışkan bir dil oluşturmaya çalışıyorum. Estetik algı olarak neyi sevip, neyi sevmediğim konusunda belirli bir çizgim var. Benim için önemli olan bu estetik algıyı karakterize eden özellikleri koruyarak yeni işler üretmek. Doğadan, mitolojik varlıklardan, sembolizmden, gotik mimariden ve “old-school” dövme sanatından esinleniyorum çok fazla.



bottom of page