Çalışmalarında karmaşık detaylara sahip canlı formları ve habitatlar yaratan yeni medya sanatçısı Dilara Başköylü ile çalışmaları ve üretim pratiği üzerine sohbet ettik.
Dilara Başköylü kimdir, biraz kendinden bahseder misin?
Yapay zeka araçlarıyla sanatsal üretime odaklanmış, bir yandan nod tabanlı üretken (generative) ve etkileşimli (interactive) görselleştirme ile ilgilenen, bir yandan da çeşitli görsel işitsel (audiovisual) iş birliklerde bulunan bir sanatçıyım.
Çalışmalarında karmaşık detaylara sahip canlı formları ve habitatlar önemli bir tema olarak göze çarpıyor. Dijital sanatla tanışma ve kendine özgü görsel dünyanı oluşturma sürecin nasıl gelişti?
Dijital sanatla ilk olarak lise yıllarımda tanıştım; o yıllarda çektiğim fotoğraflarla kolaj yapmak için photoshop öğrenmeye başlamıştım. Koç Üniversite Medya ve Görsel Sanatlar bölümünü bu heyecanla hedefledim. Üniversite yıllarında daha fazla çeşit dijital üretim tekniğiyle ve çeşitli tasarım yöntemleriyle ve araçlarıyla tanışma fırsatım oldu. Üniversitenin ardından bir süre analog üretimlere de odaklandım ama dijital üretimle kendini ifade edebilmenin benim için daha sınırsız olduğunu fark ettim.
Her şeyin şu an çok hızlı olduğu dünyamızda, teknoloji durmaksızın ilerlerken ve bunu içimde yoğun bir biçimde hissederken, bu hislerin yansımalarını ve bende uyandırdıklarını en iyi şekilde ifade edebildiğim alanın dijital sanat olduğunu düşünüyorum. Çalıştığım projelerde ve üretimlerimde dijital ile fiziksel olanın karışımına, etkileşimine, birlikteliğine de yer veriyorum zaman zaman. Kendime özgü görsel dünyamı oluşturmak aslında küçüklüğümden beri yaptığım bir şey. Kendimi ifade etme, kendimi ve kendimin ötesini, ötekini anlama, anlamandırma, tanıma, merak etme ve keşfetme isteği bu görsel dünyanın oluşmasını sağlıyor. Eserlerimde duyularımla deneyimlediğim ve tükettiğim her şeyin algı dünyamdan dönüşerek dünyaya bir üretimle geri dönüşü gibi ifade edilebilir.
Çalışmalarında kullandığın renk paleti oldukça dikkat çekici. Tercih ettiğin renk paleti anlatmak istediğin hikayeye nasıl bir katkı sağlıyor?
Kullandığım renkler, birbirleriyle ilişkileri, yakınlıkları veya zıtlıkları, hepsi bir anlam içeriyor ya da bir ifade biçimi olarak kullanılıyor. Dönem dönem baskın olarak kullandığım renkler değişebiliyor. Fakat bu, çok karanlık hissediyorsam çok karanlık bir palet seçerim şeklinde ilerlemiyor, bazen en karanlık zamanlarda en renkli işler de çıkabilir. Hikayeye duygumu katabilmek yönünden seçtiğim renkler önem taşıyor.
Sanatçıları arasında senin de yer aldığın, yeni medya sanatının dilinde yapay sinir ağları olgusunu inceleyen “Dijital Sezgiler” sergisinin hikayesini senden dinlemek isteriz.
Eski siyah beyaz çıplak kadın fotoğraflarının dijital kopyalarını oluşturularak bunların yapay zekaya (StyleGAN) veri olarak verilmesi sonucu ortaya çıkan görsellerin başka diğer yapay zeka araçlarının (DALL.E, Disco Diff.) ve benim filtremden geçmesi sonucu oluşan varyasyonlardan oluşan “Beden Formasyonları I-II” işlerimle yer aldım bu sergide. Dışarıdan kadının ve bedenin dönüşümünü görürken, bedenin soyutlaşarak cinsiyetsizleştiği bir form görüyoruz, bir yandan da yapay zekanın onu nasıl gördüğünü ve birbirlerinin algıladıklarını nasıl yorumladıklarını da görüyoruz. Bu üretimlerimde aynı zamanda analog ve dijitalin kesişimine, dijital dönüşümün ve yapay zekanın algımızdaki etkilerine de dikkat çekmeye çalışıyorum.
NFT teknolojisinin sanat dünyası için potansiyelini nasıl değerlendiriyorsun, seni heyecanlandıran veya endişelendiren yanları neler?
Bence çok büyük bir potansiyel barındırıyor; endişelendiren bir yanı yok açıkçası. Gelecekte çok daha fazla kişi tarafından kullanılacağını ve daha da önemli olacağını düşünüyorum. Gelecek senaryoları genel olarak beni heyecanlandırıyor. Dünyadaki insanların şu an iyi kötü bir cep telefonuna sahip olabildiği gibi herkes VR’lara sahip olabildiğinde, ve belki bu VR’larla birbirimize veya bir yerle teleport olabildiğimizde, ‘Metaverse’ yaşama geçtiğinde tüm bu NFT ve blockchain teknolojileri daha anlamlı olacak belki de bir çok kişi için. Biraz uçarı bir ütopyam var bu konu hakkında, dünyadaki insanların bu şekilde tamamen metaverse’de egosal ve kapitalist duygusal ihtiyaçlarını giderdiği tüm markaların ve koleksiyonların o dünyada alınıp satıldığı ve gerçek dünyada ise herkesin eşit bir şekilde tüm olanaklara erişebildiği, alt ve üst ilişkisinin olmadığı bir yaşam belki ilerde mümkün olur diye hayal ediyorum.
Kripto sanat alanında çalışmalarını merakla takip ettiğin isimler kimler?
Beril Bilici, Selay Karasu ve Orkhan Mammadov’u ilgiyle takip ediyorum.
Gelecek için heyecanlı mısın? Planlarında neler var?
Heyecanlıyım. Bir süredir birçok farklı projede yer almaya devam ediyorum; bu durum kendi sürecimi de oldukça besliyor. Kendi üretimlerimi ne yazık ki bir süredir NFT’ye dönüştürmeye vaktim olmadı. Hedeflerim arasında yeni yapay zeka üretimlerimle bir NFT koleksiyonu oluşturmak var.