top of page

Kripto Sanat Sohbetleri: İlkem Karakaş


Egg & Chicken

BtcTurk ile kripto sanat sohbetlerinde; Geleneksel Türk Sanatları eğitimini kripto sanat dünyasıyla birleştirdiği özgün pratiğiyle öne çıkan sanatçı İlkem Karakaş ile çalışmaları ve kripto sanat üzerine sohbet ettik.


İlkem Karakaş kimdir, biraz kendinden bahseder misin?

1996 yılında Aydın’da doğdum. Sanatla iç içe bir çocukluk geçirdim. Sanatın her alanına ilgim vardı. Bu yüzden sanat eğitimi almaya çok küçük yaşta başladım. İlgim doğrultusunda lisede güzel sanatlar eğitimi almayı tercih ettim. Daha sonra Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nde sanat eğitimimi tamamladım.
Yeni şeyler denemeye, görmeye, okumaya açık bir karakterim var ve bunu sanat alanında da yapmaya özen gösteriyorum. Eserlerimde genellikle sorgulayıcı, alaycı, düşünen, düşündüren, eleştiren, hayatı en yalın haliyle görmeye çalışan bir taraf var. Her ne kadar naif motiflerle bezense de canavar görünümündeki karakterler bu motiflere tezat oluşturacak bir görünüme sahip. Bu tezatlık da benim hayata olan bakışım ile doğru orantılı bir hikayeye dönüşüyor.



 

Eserlerimde sembolik anlatı dilini, geometri ve tezhip bezemesinin içinde, ince ayrıntılarda kullanıyorum. Bezemeli alanlarda kullandığım eller, yüzler, ayaklar, gözler ve demonların her biri bir anlam ifade etmek için orada bulunmakta. Yani hem tasarım sürecimde hem de o tasarımın anlatmak istediği düşüncede detaylara odaklanıyorum.


 

Çok detaylı ve kompleks bir görsel dile sahipsin. Kendine özgü bu görsel dilin ortaya çıkış süreci nasıldı?

Kağıt ve kalemle tanıştığım zamandan beri çizdiğim her şeyi çok detaylı olarak ele alıyorum. Sanırım detaycılığım karakterim ile alakalı bir durum. İlerleyen süreçte, almış olduğum geleneksel eğitimimin içinde yer alan minyatür ve tezhip sanatı da tam olarak yapmayı sevdiğim detaylarla doluydu. Tezhip sanatında girift tasarlanan, karmaşık diyebileceğimiz motif kompozisyonlarında, boşluk doluluk dengesini çok iyi planlamanız gerekiyor. Her bir motifin ilerleyebileceği bir düzen var ve o düzen oldukça fazla detay içeriyor. Ayrıca minyatür sanatının geçmiş yüzyıllardaki eserlerini incelediğimizde, kompozisyonlardaki figürlerin en ince detayına kadar işlendiğini görürüz. Figürlerin kıyafetlerindeki motifler, mimari yapılardaki bezemeler hatta saçlarının her bir telinin dahi işlendiği örnekler vardır. Bu kadar incelikli bir alan da benim detaylara daha çok ilgi duymamı sağladı. Belli bir düzenin içinde üretmeye çalışınca, detaylara daha çok dikkat ediyorsunuz çünkü sınırları belli bir alanda farklılık yaratmanız gerekiyor.
Çıkış noktam minyatür sanatından ziyade tezhip sanatını bir anlatı unsuru olarak kullanırsam neler yapabilirim sorusuydu. Genellikle tezhip sanatı süsleme sanatı olarak geçer. Fakat benim hissettiğim ve gördüğüm şey, minyatürde olan anlatı dilini tezhibin içindeki unsurlarla da verebileceğimizdi. Buna bir sembolik anlatı dili diyebiliriz. Bu bakış açısıyla eserlerimde sembolik anlatı dilini, geometri ve tezhip bezemesinin içinde, ince ayrıntılarda kullanıyorum. Bezemeli alanlarda kullandığım eller, yüzler, ayaklar, gözler ve demonların her biri bir anlam ifade etmek için orada bulunmakta. Yani hem tasarım sürecimde hem de o tasarımın anlatmak istediği düşüncede detaylara odaklanıyorum. Bu düşünceler doğrultusunda çok fazla deneme yaparak kendi sanat dilimi oluşturmaya başladım.

UrayelDiv&Yukarut

Tasarım sürecinde analog ve dijital tekniklerin hangisine daha yakınsın?

Tasarım sürecimin başından beri analog olarak çizimlerimi yapıyorum. Dolayısıyla fırça ve kalemsiz bir tasarım süreci, düşünme kabiliyetimi kısıtlıyor gibi hissediyorum. Fakat tabii ki bu alışkanlıkla ilgili. Dijital bir çalışma yapacaksam da öncesinde kalemi alıp kağıda eskizler çiziyorum. Daha sonra dijital ortamda düzenliyorum. Dijital alanda kendimi geliştirmeye özen göstererek bu alanda da eserler üretiyorum.

NFT teknolojisinin sanat dünyası için potansiyelini nasıl değerlendiriyorsun, seni heyecanlandıran veya endişelendiren yanları neler?

NFT teknolojisinin sanatçılara çok güzel olanaklar sunduğunu düşünüyorum. Dünyayla daha iç içe olmamızı sağladı ve görünürlüğümüzü arttırdı. Sanatçıları da büyük ölçüde bir araya getirdi. Bir topluluk oluşturmak bu kadar yaygın değilken şimdi herkes birbirine karşı daha destekleyici. Beni heyecanlandıran şey de bunu hep birlikte yapmak. Tabii ki günün sonunda herkes bireysel fakat o topluluk hissiyle bir şeyler yapmak insanı hem geliştiriyor hem de ileriye bir adım atmasına yardımcı oluyor diye düşünüyorum.
Bu teknolojinin dezavantajları ise kripto para piyasasıyla birlikte ilerlediği için bu alana uzak olan sanatçıların bilinçsizce ilerlemesi ve bunun sonucunda başarısız hissetmesi olabilir. Dışarıdan gözüktüğü kadar kolay olmadığı için büyük umutlarla giren sanatçıların kendi sanatını değersiz hissetmemesi gerekiyor. Çünkü bu piyasanın farklı bir dili var ve muhakkak o dili öğrenmek gerekiyor. Aslında normal sanat piyasasının dezavantajları NFT teknolojisiyle aynı paralelde diyebiliriz. Bu yüzden neredeyseniz o alanı gerçekten araştırmanız her şeyi daha anlaşılır kılacaktır.


Kripto sanat alanında çalışmalarını merakla takip ettiğin isimler kimler?

Daha önceden büyük bir ilgiyle takip ettiğim sanatçıları, NFT sayesinde daha yakından tanıma fırsatı buldum. Bu gerçekten değerli bir his. Axstone, Dolce Paganne, Kübra Su Yıldırım, Uzay Çöpü, Yiğit Yerlikaya, Rızacan Kumaş, Burak Beceren ve Bülent Gültek özellikle çalışmalarını merakla takip ettiğim kişilerden.

Gelecek için heyecanlı mısın? Planlarında neler var?

Hayatı seven ve onu olduğu gibi yaşamaya özen gösteren biri olduğum için buna cevabım kesinlikle heyacanlıyım olacak. Şu anda ne yapıyorsak geleceğimiz de ona göre şekilleniyor. Yaptığım işten keyif alıyorum ve her geçen gün geliştiğimi ve değiştiğimi deneyimlemek iyi hissettiriyor. Bunun tatminiyle gelecek planım, yaptığım şeyi daha çok insana, anlatmak istediğim şeyin en iyi haliyle anlatabilmek.


bottom of page