Sanatçı Fırat İtmeç’in balıkçı mitosu Koca Rıfo, İstanbul’da bilinen galeri mekanızmasına bir alternatif yaratmak üzere hayata geçen Viable’ın sabit sanat vitrini YAYA’da 12 Nisan’a kadar tezgah açıyor. Viable’ın kurucusu Kerim Zapsu, sanat yönetmeni Eline Tsvetkova ve Koca Rıfo ile bu proje aracılığıyla Cihangir’de bir pasajın içinde konumlanan balıkçı dükkanı üzerine konuştuk.
Galeri alanına balık tezgahı kurma fikri nasıl çıktı?
Kerim Zapsu: Koca Rıfo projesi Viable’da yapmak istediğim çok fazla konuyla bağlantılı. Viable ve Viable’ın vitrini YAYA’da sanatçıların sanat ve ürün üretimi konusunda bir karışım sunmak da bunlardan biri. Yaptığı işin özünde, hikayenin kendisinde sanat olduğu için Rıfo’ya konunun sanatsal kısmını unutarak dükkan açmayı önerdim. Zaten sanatçının yaptığı herhangi bir üretimi sanat olarak değerlendiriyoruz.
Koca Rıfo: Uzun süredir balık üretimine ara vermiş bir fabrikayla anlaşarak üretimlerini yeniden başlamaları konusunda onları yönlendirmek için İzmir’e taşınmıştım. İzmir’deyken aldığım proje tekliflerine sanattan vazgeçmesem de bir süre sanat yerine balık işinde olacağımı söyleyerek dönüş yapıyordum. Ancak işimin sanat mı, balık yoluyla ticaret mi olacağı benim için belirsiz bir konuydu. Bu noktada Kerim beni arayarak ikisinin bir arada olduğu formülü sundu. Böylelikle beni inanılmaz heyecanlandıran yöntem çıkmış oldu.
"Viable, sanata ekonomik anlamda uygulanabilir bir çözüm arıyor. Amacımız işin ekonomik tarafını düşünmeden sergiler üretmek, bunu yapabilmek için de farklı mekan ve kurgularda sanatı hissetmek."
Kerim Zapsu
Kendi dinamiğiniz dışında projeyi sizin tarafınızda anlamlı kılan nedir?
Kerim Zapsu: Viable, sanata ekonomik anlamda uygulanabilir bir çözüm arıyor. Amacımız işin ekonomik tarafını düşünmeden sergiler üretmek, bunu yapabilmek için de farklı mekan ve kurgularda sanatı hissetmek. Bunun bir aracı da sanatçılar tarafından tasarlanan ürünlerin satışı. Rıfo’nun hikayesini bu atmosferde yaşayan tüm sanatçıların hikayesi gibi gördüm. YAYA’da daha önce Mert Diner’le resim, Matthew Burdis ve Jon Baker ile video gösterimi yapıldı. Alan, Koca Rıfo’yla dükkana dönüşünce o mekanın her şey olabileceğini gösterdik aslında. Bu yüzden Rıfo’yla çalışmak benim için çok farklı yönlerden mükemmel projeydi.
Koca Rıfo: Kerim’le ortak noktamız sanatçı olmamız ve bu yolla başka bir yere evrilmemiz. İzmir’e gittiğimde sanattan uzaklaşacağımı düşünüyordum. Kerim’den böyle bir proje gelene kadar balıkçılığı ve sanatı kafamda iki ayrı başlık olarak görüyordum. Kerim’in sanatçı olarak ürettiği işleri kendi işlerimden daha çok beğeniyordum, teklif ondan gelince balıkçılık yaparken bile sanattan kopmadığım kısmını kafamda bağdaştırdım. Çok sevdiğim bir sanatçı tarafından önemsendiğim için çok daha hızlı, daha fazla mesaiyle ürettim. Elbette bunun sebebi herhangi bir galerinin sanatçının üzerinde kurabileceği gibi bir baskının etkisi değildi. Sonuçta kimse bana daha büyük boy balık üretmem gerektiğini söylemedi.
"Dükkandaki her şeyin alınıp alınamayacağı, yenilip yenilemeyeceğine dair oluşabilecek kafa karışıklıkları bu işin hoşumuza giden kısmı."
Koca Rıfo
Dükkanın kurgusu ne üzerine?
Koca Rıfo: Dükkanın çıkış noktası tamamen ürün satışı üzerine. İçeride ürünlerin dışında kurutulmuş balıklar, üzerine şiir yazılı bir levha var. Bunlar bir enstalasyondan ziyade dekor, herhangi bir balıkçıya gidince de görülebilecek şeyler. Dükkandaki her şeyin alınıp alınamayacağı, yenilip yenilemeyeceğine dair oluşabilecek kafa karışıklıkları bu işin hoşumuza giden kısmı.
Kerim Zapsu: Kendimizi balıkçı ve dükkan sahibi olarak konumladık. YAYA, Koca Rıfo’nun nereye doğru gidebileceğini düşünüp sorgulamaya açabileceği bir mekan oldu. Viable’ın kazanımı da Koca Rıfo’yu ağına katmak ve hikayesinde böyle bir serginin olması. Esnaf kimliğimizle yaptığımız anlaşmada dükkan kirası yok. Onun yerine Koca Rıfo’nun Viable için bir ürün tasarlaması ve bu ürünün Viable’ın portföyünde sürekli yer alması var.
Bir sergi alanına kendi konumun dışında bir vitrin açma düşünceniz nasıl temellendi?
Eline Tsvetkova: Londra’da okurken pandemi başlayınca ailemin yanına İsviçre’ye döndüm. Burada bir sanatçı programına dahil oldum ve hiçliğin ortasında, herkesten daha izole geçen bir sürecin içindeyken arkadaşım Metin İlktekin’den İstanbul’da bir sergi teklifi aldım. Seyahat kısıtlamaları sebebiyle Türkiye’den başka bir yere gitmek mümkün değildi, böylelikle bir hafta içinde İstanbul’a geldim. Sergi Viable’ın ilk sergisi olacaktı, bir ay boyunca birlikte sergilemeye dair çözümler üretmeye çalıştık. Bazı insanların kapalı bir alana girmekle ilgili rahat hissetmeyeceği düşüncesiyle dışarıdan da işlerin görülebileceği bir dükkan aradık. Böylelikle birisi Boğazkesen’de diğeri pasajın içinde iki ayrı alana yayıldık.
Kerim Zapsu: Eline’nın sergisiyle bu fikir oturmaya başladı. Magnus Resch-Management of Art Galleries kitabında değişen sistemde bir galerinin farklı amaçlar doğrultusunda kullanılabilecek birkaç alanı olmasının gerekliliğine dair söylemlerinden de esinlendim. New York’ta okul bitip sanatçı olarak kalmaya devam ettiğim süreçte standart galeri temsiliyet sisteminin parçası olmak istemedim ve farklı işleyebilecek mekanizmaları deneyimledim. Viable’daki arzum da bilinen sanat piyasasının dışında bir sistem kurmak.
Sanat sektörüne sunduğunuz alternatifte kişisel olarak önemsediğiniz diğer başlıklar neler?
Kerim Zapsu: Aslında insanların sanatçıya direk yapabileceği yatırımlar yerine Viable aracılığıyla sanatçıların yeni üretimlerine yatırım olacak formüller oluşturmaya, yaptığımız her işte belli bir standart ortaya koymaya çabalıyoruz.
Eline Tsvetkova: Viable’da yaptığım serginin ardından burada kalmaya karar verdim. Bir yandan sanatsal üretime devam ederken diğer taraftan da Viable’ın sanat direktörü oldum. Grafik kısmında görsel bir dil inşa ederken bir yandan metinler aracılığıyla sergiler için dokümentasyon oluşturmaya çalışıyorum. Mert Diner sergisi için bir video hazırladım. Rıfo’nun sergi metni hikayenin tümünü anlatmak üzere yazdığım bir metin. Bu proje için sahne gazete kupürleri de tasarladım, hala üzerinde çalışmaya devam ettiğim bir seri oldu. Fotoğraflarla hem sanatçılar hem kendimiz için iyi bir kayıt oluşturmaya, içeriklerimizin küratöryal anlamda ilham verici olmasına özen gösteriyoruz.