Tuna Mert

13 Tem 2020

DİYALOG: Utkan Günerkan | Mimar & Render Sanatçısı

En son güncellendiği tarih: 19 Eki 2020

Milos Terrace

Milano'da yaşayan genç mimar ve render sanatçısı Utkan Günerkan ile tasarımları ve yeni nesil dijital mimarlık hakkında bir sohbet gerçekleştirdik.

Utkan Günerkan kimdir?

Mimarlık eğitimimi Milano'da tamamladım. Ardından İtalya'da kalarak iç mimarlık, mobilya tasarımı ve sahne tasarımı üzerine çalışmalarıma devam ediyorum.
Dijital tasarım süreçleriyle desteklediğim kavramsal ve deneysel tasarımlarımı efektif sosyal medya kullanımı ile bir vitrin haline getirdim. Görünür ilk işlerimin global tasarım dergilerinde yer alması ve sosyal medya hesaplarında paylaşılmasıyla yaptığım iş fazlasıyla bilinirlik kazandı.


 
Aslında mimarsın, peki senin için "render sanatçısı" da diyebilir miyiz?

Mimar, render sanatçısı, iç mimar, mobilya tasarımcısı, scenographer... Açıkçası bu geniş yelpaze için günümüzde "multidisipliner tasarımcı" tanımı kullanılıyor. Ben kendimi mimar olarak tanıyorum çünkü mimarlığın, saydığım bu dalların hepsini kapsadığı inancındayım.

Görselleştirme konusundaki yetkinliğinle bir anlamda kendi gerçekliğini yaratıyorsun. Kendi gerçekliğini yaratabilme gücüne sahip olmak sence tasarımcı kimliğine nasıl bir katkı sağlıyor?

Kendi gerçekliğimi yaratabilme gücüm, müşterilere tasarımı ve hikayesini anlatma kabiliyetimi güçlendiriyor. Bu gerçekliği üçüncü bir parti aracılığıyla değil kendi elimden çıkartabildiğim için benim, bu durum tasarım için bir süreç ve süreç sonu aracı haline geliyor.

Milos Terrace


Benim esas olarak yaptığım aklımdaki gerçek dışılığı mimarinin sunduğu gerçeklik içerisine yerleştirmeye çalışmak.



 
Hayali bir dünya yaratıyorsun. Bir nevi insanlar için dijital bir fantezi. Belirli parametrelerin var mı yoksa tamamen sınırları yok sayıp özgür olmayı mı tercih ediyorsun?

Yaptığım işlerin, en azından paylaştığım işlerin hepsi gerçek müşteriler veya ofisler için tasarlanmış işler. Benim esas olarak yaptığım aklımdaki gerçek dışılığı mimarinin sunduğu gerçeklik içerisine yerleştirmeye çalışmak.
 

Utkan'ın çalışmaları birçok global tasarım dergisinde yer aldı.

Bu sene Forbes 30 Under 30 Visioneries listesi Kültür & Sanat kategorisinde Barselonalı 3d render sanatçısı Andres Reisinger de vardı. Dijital tasarımı Hortensia Chair üretilmemesine rağmen tasarım dergilerinde paylaşıldı ve siparişler aldı. Aynı şekilde senin de renderların ünlü tasarım dergilerinde yer aldı. Bu yeni dijital sürecin tasarımcılarından birisi olarak fiziksel tasarım süreçlerinin geleceği hakkında ne düşünüyorsun? 

Andres'in sürecini kendi ofisini açmadan önce de yakından takip ediyordum. SixnFive ile birlikte ürettiklerini başka bir aşamaya taşıyıp kendini CG (Computer-Generated) tasarımcısı kimliğinden çıkarttı. Multidisiplinerliği fiziksel ölçeğe getirmek gerçek anlamda üretebileceğiniz dünyayı sonsuzluktan, çok daha belli fiziksel kalıplara sokuyor. Kesinlikle en zor adım bu olmasına rağmen bu süreçlerin farkında olmadan tasarım yapan çok fazla CG tasarımcısı var. Çok alternatif dünyalar yaratmalarına rağmen uygulama aşamasında desteksiz kalan ürünler biliyorum maalesef. Birkaç sene içerisinde öğrendiğim ise bu süreçlerde en iyi kombinasyonun CG tasarımcıları ile mimarların işbirliğinde bulunması. Bu durumu mimarlık-mühendislik işbirliğine benzetebiliriz. Benim en büyük şansım mezun olduğum günden bu yana ofis içerisinde bütün tasarımları eş zamanlı olarak dijitalde tasarlamam oldu. Yani hem CG, hem mimarlık bilgilerimi belli bir seviyede barındırdığım için fiziksel süreçlere geçiş yapmam kişisel olarak daha kolay oldu. Özellikle Unreal Engine 4 ve yeni çıkacak 5. versiyonu gibi gerçek zamanlı üretim platformlarıyla birlikte bu sürecin daha da hızlanacağını ve önümüzdeki 10 sene içerisinde bazı tasarımlarından direk program içerisinden 3D yazıcılar ile üretileceğini düşünüyorum.


Tasarım anlayışımı üç kelimeyle ifade etmem gerekirse; merak uyandırıcı, ışıltılı ve zamansız.


Tasarımlarının ses getirmesinde sosyal medyanın önemli bir etkisi var ve sen de bu dünyayı aktif kullanan bir tasarımcısın. Yeni kuşak tasarımcıların sosyal medyayla ilişkisi üzerine ne söylemek istersin?

Bu konuda sabaha kadar konuşabilirim. Sosyal medyayı etkili kullanmak ne kadar takipçin olduğuyla ilgili değil. Pazarlamadan anlayan herkesin bildiği gibi doğru kitleye ulaşabilmek ve bu topluluk içerisinde kendine yer açabilmekle ilgili. Önemli olan bunu yapabilmek.

Yüksek lisans eğitimini Milano'da tamamladın. Tasarımda rekabetin fazlasıyla hakim olduğu bu şehrin sana kattıkları neler?

"You are what you eat" (Yediğin neyse, osundur) felsefesine inanıyorum. Gerçekten insanın yaşadığı yere göre beğeni/isteklerinin değişmesi seni yaşadığın yerin içindeki rekabete dahil ediyor. En büyük avantaj ve aynı zamanda dezavantajım, benim fikirlerimin ve iş yapış tekniğimin İtalya'nın artık kültleşmiş olan tekniklerinden farklı olması. Bu elbette olumsuz bir durum ancak bunun üstesinden geldiğinde kendini yepyeni bir "tasarım liginde" buluyorsun.

Milan Renovation Project

İlham tazelemek için neler yaparsın?

İlham tazelemek için herkesin aksine ilham tazelediği düşünülen her şeyden uzak kalmayı tercih ediyorum. Dijital dünyada yeni fikirler, projeler görmediğim ve pasif olarak etrafı izlediğim anlar bunlar. Biraz uykusunun REM aşaması gibi. Aklımdaki her biri birbirinden bağımsız fikirlerin birbiriyle ilişkilerini bulup yeni fikirler ortaya çıkarmaya başladığı ve eğer hızlıca not alamazsam uçup gittiği bir aşama.

Gelecek planlarında neler var?

Hali hazırda planladığım ama virüs nedeniyle iptal olan Milan Design Week'te sergileyeceğim mobilyaları sunmak ve bunların üstüne yeni tasarımlar ilave etme planım hala güncel. Bunun yanında yine pandemi sebebiyle duran birkaç projem var, onların devam ettirmek istiyorum. Tabi ki asıl hedefim, daha büyük müşterilerle çalışıp konseptlerimi daha büyük bir yüzdeyle gerçekliğe dönüştürmek.